5 Şubat 2018 Pazartesi

TATAR ÇÖLÜ

Kitap adı: Tatar Çölü
Yazar adı: Dino Buzzati
Orijinal adı: Il deserto dei Tartari
Ülke: İtalya
Özgün dili: İtalyanca
Anadilinde 1. Baskı: 1940
Okuduğum Baskı: İletişim Yayınları, 17. Baskı, 2017, Çeviri: Hülya Uğur Tanrıöver 
Sayfa Sayısı: 232 
 
 Tatar Çölü, Dino Buzzati’nin kitaplarıyla ilk tanışmamdır. Hiç unutmam, romanı bana değerli bir dostum hediye etmişti, sayesinde gerçek bir başyapıtı kaçırmamış oldum. Bence Dino Buzzati’nin çok özgün bir yapısı var, öyle ki; onun dışında kimsenin kimilerine göre donuk sayılabilecek bu konuyu böylesine etkileyici ve anlam yüklü  yazabileceğine inanmıyorum. Romanı okurken kendimi işin içine katmak için çok zorlanmadığımı fark ettim çünkü karakterler ile duygusal bağ kurmam için yazar neredeyse tüm şartları kendisi hazırlamıştı. Arkana yaslanıp yazılanların ardındaki derinliğe karşı farkındalık kazanman adına kitabın kapağını açmak için daha fazla bekleme derim...

   Romanı kısaca ele alacak olursak, genç teğmen Giovanni Drogo’nun ilk görev yeri olan Bastiani Kalesi’ne atanmasıyla başlar her şey. Bastiani Kalesi’nin arkasında sonu görünmeyen koskocaman bir çöl vardır, Tatar Çölü. Kaledeki tüm askerler bir gün o çölden düşman askerlerinin geleceğini umarak bekleyiş içinde geçirirler günlerini fakat Tatarların gelmesini beklerken ömür bitmekte, yaşanmamış yaşlılıklar getirmektedir Bastiani Kalesi sahiplerine. Drogo da bu bekleyiş ile varoluşunu tüketir günden güne... Tatar Çölü’nün varoluşu sorgulattığı çok açıktır, adeta Kafka gibi başarmıştır Dino Buzzati bu varoluştaki anlam arayışını. Aslında varoluşun anlamına erişmeyi engelleyen Tatar Çölü değil Bastiani kalesidir, yani hayat değil insanoğlunun tercihleri heba etmektedir yaşamlarını...

******

   Romanın içeriğini daha detaylı anlatmalıyım: Giovanni Drogo, akademiden yeni mezun olmuş genç bir teğmendir ve ilk görev yeri de Bastiani Kalesi’dir. Kaleye atıyla giderken karşılaştığı Yüzbaşı Ortiz ona kalenin ölü bir sınır olduğunu açıkça belirtir. Buna rağmen kendisi on sekiz yılı aşkın bir süredir buradadır. Genç teğmen Drogo, yüzbaşının uzun süredir bu kalede olmasından çok etkilenir. Kaleye giderken yüzbaşı Ortiz ile arasında geçen diyaloğun yıllar sonra tekrar yaşanacağından habersizdir...

   Drogo, kalenin monotonluğu ve durağanlığı karşısında hayal kırıklığına uğrar ve tayinini istemeye kararlıdır. Bunun için en az dört ay kalede kalmalıdır. Bu zaman dilimi geçince tayinini isteyeceğini söyler durur herkese, kalede yıllardır yaşamaya devam eden askerlerin de ilk geldiklerinde söyledikleri gibi.Dört ayın sonunda ise kalenin monoton hayatına kendini kaptırdığı için gidemez ve yıllarca kalır... Takvimler yenilense de Drogo ve diğer askerler için bu geçerli değildir. Efsaneden ibaret olan bir düşmanı beklemenin kendisinden götürdüklerini göz ardı ederek kalenin ihtişamına kapılır Drogo. Bu süre içinde düşman sanılan bir atın çölden çıkıp gelmesi ve sadece sınır çizgisini belirlemek amacıyla kaleye yaklaşan askerler gibi birkaç olay yaşanır fakat her seferinde boş yere umutlarını tazelemiştir Bastiani kalesindeki askerler. Düşmanın geleceği yoktur artık ki zaten Tatarların kaleye saldıracaklarına ilişkin bir kanıt da bulunmamaktadır ellerinde. Drogo bir gün yıllık iznini kullanarak, kaleye ilk gelişinden önce yaşadığı şehre iner ve o an fark eder ki kendisi ve kaledekiler dışında herkes hayatında değişikliklere izin vermiştir. Kimi arkadaşı evlenip çoluk çocuğa karışmış, kimiyse yeni atılımlarla süslemiştir hayatını. Drogo anlar ki kale onun yalnızca mesleki değil nefes aldığı her anlamda yerinde saymasına neden olmuştur ve bunun üzerine tayinini istemeye karar verir fakat kendisinden habersiz pek çok asker kaleden tayinini istemiştir bile. Arkadaşlarının ihanetiyle yüzleşen Drogo pek çoğunun tayininin çıkmasıyla kaleden ayrılışının ardından çölü izlemeye devam eder.

   Yüzbaşı olmuştur Drogo artık ve bir eylül sabahı bir aylık yıllık izninin yirminci günün sonunda ovadan kaleye doğru tırmanmaktadır. İznini yarıda kesmiştir çünkü arkadaşlarının kurdukları hayatlar karşısında kendisini alelade bir subay gibi selamlamaları, evine gittiğindeyse ailesi yerine bomboş odalarla başbaşa kalması artık şehirdeki hayata ait olmadığı gerçeğiyle yüzleştirmiştir onu. Kaleye doğru ilerlerken bir ses duyar:
-Yüzbaşım.
-Ne var?
- Hiçbir şey, sadece size selam vermek istemiştim.
-Siz kimsiniz?
-Teğmen Moro!
   Bu konuşma tıpkı Drogo’nun kaleye ilk geldiği günkü gibiydi. “Tek fark rollerin değişmiş olması ve artık yüzüncü kez Bastiani Kalesi’ne çıkan yaşlı yüzbaşının kendisi, yeni teğmenin de yabancı bir Moro olmasıydı.” (Buzzati, 2017: 200)

   Binbaşı olmuştur Drogo geçen otuz yılın ardından. Gözleri, kulakları, bakışları, yürümesi onu yaşlı bir adam kılmıştır. En sonunda düşman görünür, Tatar Çölü’nden kaleye doğru ağır ağır ilerleyen. Akademiden mezun olduktan sonraki tüm ömrünü bu düşmanı bekleyerek geçirmiştir Drogo ve düşmanla çarpışıp hayal ettiği kahramanlığa erişeceğinin hayaliyle kalede monoton hayatını sürdürmüştür. Beklenen düşman en sonunda gelmiştir fakat Drogo hasta olduğu gerekçe gösterilerek, savaşmasına izin verilmeden kaleden uzaklaştırılır. Drogo, sonunda büyük bir başarıya imza atacağı hayaliyle bu dört duvar arasında ömrünü feda etmiş fakat hayal kırıklığıyla tükenmiştir her şey bu noktada.

******

   Roman çok açık bir mesaj veriyor aslında okuyucusuna. Bekleme diye bağırıyor adeta. Bu bağrışlar, Drogo’nun kalede geçen her yılının ardından çığlıklara dönüşüyor fakat kalenin durağan günlük hayatı kadar sessiz çığlıklar. Duyabilene...

   Kitabı yorumlayacak pek çok satırım daha var inan ki fakat bundan sonrası romanın herkeste özel bir ışık uyandırdığını göz ardı ederek, kendi kendine o ışığı yakmanı engelleyecek bir anlatımla sana romanın bende yaratığı uyarıcı etkiyi hazır olarak sunmak olur lâkin edebiyat aşıkları bilir ki bu hiç de iyi bir şey değil. 
Bu yüzden Tatar Çölü’ne adım atmamı sağlayan dostumun kitabıma yazdığı satırları ekleyerek senin için de aynı temennide bulunuyor ve burada noktayı koyup kalkıyorum masanın başından: “Kitaptaki karakter gibi, sonunda iyi bir şey olacak diye istemediğin bir hayatı yaşamaman dileğiyle”.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder