3 Şubat 2018 Cumartesi

BİR DELİNİN GÜNCESİ

Kitap adı: Bir Delinin Güncesi
Yazar adı: Aslı Erdoğan
Orijinal adı: Bir Delinin Güncesi
Ülke: Türkiye
Özgün dili: Türkçe
Anadilinde 1. Baskı: 2006
Okuduğum Baskı: Everest Yayınları, 11.Baskı, 2017 
Sayfa Sayısı: 175


   Bir Deli’nin Güncesi, Aslı Erdoğan’ın gazetelerde yayınlanan yazılarının bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş bir deneme yazısıdır ve bu derleme, içinde en sessiz çığlıkların derinliğini barındırmaktadır. Satır aralarını anlatamam ve korkarım ki hissetmeni de sağlayamam; hatta okumadan içine işlemesini de bekleme… Bence oku kitabı ama yine de benim fikrime de göz atmanı tercih ederim.

   Bu kitabı nasıl anlatabilirim diye çok düşündüm ve yalnızca aklımın içinde bıraktığı sarsıntıyı tarif edebileceğime karar verdim. Kısa hikâyelerden oluşan bir derleme olduğu içindir belki beni bağlayan bu pranga diye de sorguladım kendimi ama hayır, olay ne biliyor musun? Kitap gerçek… Kitapta kısa hikâyeler bulunmakta, bunların bir kısmı kurgu ile yazılan hikâyeler, diğer kısmı ise tamamen Türkiye’nin gerçek tarihinde yaşanan olayları ve gerçek kişileri anlatmaktadır. Kurgu ile yazılan hikâyeler de direkt gerçekte yaşanan zaman dilimlerini ve gerçek hayattaki insanları anlatan yazılar kadar gerçek aslında çünkü hepsi hayatın içinden doğmuş yazılar. Anlatılan her şeyin gerçek olması da okumayı biraz zorlaştırıyor, yine de okumaya değer. Kitabın bazı bölümlerini okurken, tarihi bilgilerindeki eksiklikleri de incelemeni tavsiye ederim.

************
   Denemenin içeriğini biraz da detaylı şekilde inceleyelim: Kitapta anlatılanlar bir köşeye itilmiş insanların hayata korkulu bakışları üzerine kurulmuş vaziyette çoğunlukla. Ötekileştirilen insanların insanlık içinde var olmaya çalışırken insanlık dışı işkencelere maruz kalması konu alınmış bazı bölümlerde, ölümle susturulan gazeteciler de atlanmamış. Adaletin en kalitesiz silgiyle bile silinebilecek bir izinin dahi kalmadığı toplumsal acıları kaleme alırken yazar, cezaevindeki işkencelerle öldürülen oğlunun acısıyla kalbinden vurulan anneyi de tarif etmiş okuyucuya (Erdoğan, 2017: Sizin Hiç Oğlunuz Öldü mü).

   Korucu tarafından tecavüze uğrayan gencecik bir kızın doğan çocuğundan koparılışını da anlatıyor ve acının gerçek hayattan geldiğini bilmenin acısı utandırıyor en çok insanı; o masum kız ise her gece rüyasında ağlarken görüyor doğan yavrusunu, hâlbuki Megrican ismini vermişti bebeğine, “ağlama, benim canım” anlamına geldiği için… En çok da şu satırlar tokat gibi çarpıyor insanın suratına: “Tecavüze uğrayan her kadın yapayalnızdır, hele bu tecavüz sırtını devlete dayamışsa.” (Erdoğan, 2017: De Te Fabula Narratur, 120)

   Kitap ismini içindeki ilk öyküden alıyor. “Bir Delinin Güncesi” akıl hastanesinden çıkan genç ve alımlı kadının dış dünyaya adımını atar atmaz kendini içinde bulduğu kalabalıkla başlayan kısa serüvenini anlatıyor. Esas delilerin o kalabalığın içindekiler olduğunu ise dünya yasaları reddediyor, bu da tımarhaneden çıkan başkahramanımızın kalabalık zekâsından ötürü olsa gerek: “Sonunda şövalye ruhlu biri çıkıp ‘Akla Karşı Manifesto’yu kaleme aldı. Türkiye’de tek bir gerçek deli bulunmadığını, Türk delilerinin sorununun delilik yoksunluğu olduğunu kanıtladı. ‘Delilik’ diye tanımlıyordu, ‘deliyi deli yapan şeydir’. Bu başyapıt karşısında hasetten çatladım. Felsefeyle, mantıkla atlattığım upuzun tımar evi gecelerinde böylesine köktenci bir yaklaşıma kalkışamamış, mantıksal tutarlılık, kavramsal kesinlik gibi ilkelerin topuna karşı çıkmaya cüret edememiştim. Yoksa ayda bile deli olmadığını kanıtlar, bütün tımar evi duvarlarını yıkardım.”  (Erdoğan, 2017: Bir Delinin Güncesi, 17)

   “Kendine Ait Bir Kalem”, kaleminden ne çıkacağını tam kestiremediğim yazar Cemal’i anlatıyor ve benim bu kitaptaki favorimi sorarsan bu hikâyeyi gösteririm sana. “Zaten, kimin bir aşk romanına daha gereksinimi var ki? (Erdoğan, 2017: Kendine Ait Bir Kalem, 31). “Gerçek, Erdem, Yaşam vb.”, “Dilsizlik” ve "Bir Aşk Senaryosu” kitaptaki diğer favorilerimden, sanırım yazanlar çekiyor beni. Sen de benim gibiysen, huzur veren notlar bu saydıklarımın içinde gizlenmiş.

   Karanlığa gömülmüş hayatlara ağırlık veren bu denemenin bir kesitinde yeniden ayağa kalkmanın yolunu anlatan satırlar da buldum aslında. “Orman diyor ki: ‘Yeniden dirilmeyi umuyorsan, toprağa gömülmen gerek, yalana değil. Bir ağaç gibi, köklerini derinlere sal ki karanlıkta büyüyebilesin.” (Erdoğan, 2017: Orman Diyor Ki: , 91)

   Lire dergisi tarafından “Geleceğin 50 Yazarı” arasında gösterilen Aslı Tandoğan “Bir Delinin Güncesi” isimli denemesinde gerçek acıları anlatan hikâyelere ve Türkiye’de yaşanmış ve saklı kalmış adaletsiz çözümlere ses olan yazılarına ağırlık vermiştir. Yazı yazan insanların iç dünyasını anlatan hoş hikâyeler de keşfettim kitapta. Sen de okuyup, kendini bulacağın hikâyeyi seçmelisin.
************

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder