6 Şubat 2018 Salı

SAATLERİ AYARLAMA ENSTİTÜSÜ

Kitap adı: Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Yazar adı: Ahmet Hamdi Tanpınar
Orijinal adı: Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Ülke: Türkiye
Özgün dili: Türkçe
Anadilinde 1. Baskı: 1961
Okuduğum Baskı: Dergah Yayınları, 2017, 

   Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Ahmet Hamdi Tanpınar hayattayken yayınlanan son romanı, benim ise okuduğum ilk romanıdır. Metaforlar ile donatılmış bu eser, gerçek dışı olaylarla gerçek sorunları anlatabilen nadir klasiklerdendir diyebilirim. Üstelik radyo tiyatrosuna da uyarlanmış yapıtlardan olması da Saatleri Ayarlama Enstitüsü’ne daha özenli yaklaşmamamız gerektiği konusunda ipucu veriyor. (Radyo tiyatrosunu dinlemenizi de tavsiye ederim.) 

   Roman saat, zaman ve insan üçlüsü arasındaki ilişkiler üzerine kuruludur.

   "Saatin kendisi mekân, yürüyüşü zaman, ayarı insandır... Bu da gösterir ki, zaman ve mekân, insanla mevcuttur." (Tanpınar, 2017: 33) 


   İçinde bolca eski dönemlere ait kelimeler geçmesine karşın çok akıcı bir dile sahip olduğu için okuyucuyu müptelası yapan cinsten bir kitaplardan biri olduğunu düşünüyorum. Muazzam üslubu ve metaforlar ile oluşturulan içeriği ile Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nü  okurken anlatılanların arkasındaki anlamı keşfetmek gerekiyor her sayfada.

   İsminden de anlaşıldığı gibi bir enstitü var ortada, saatleri ayarlamak için kurulmuş, tabii ki metafor lâkin neye tekabül ettiğini keşfetmek mesele. Bu denli değerli bir roman varken Türk edebiyatında, neden kitapta tarif edilen formata uygun bir Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün inşa edilip müze formatında halka açılmadığını düşünen okuyucular da olmuştur elbet. Ben bunu Kafka’nın Dönüşüm romanıyla bağdaştırıyorum. Kafka, Dönüşüm romanının üzerine asla böcek resmi konularak basılmamasını istemiştir kapak tasarımını tasarlayan ressamdan fakat hepimiz biliyoruz ki bu isteği ciddiye alınmamıştır. Kafka’nın yalnızca bir metafor olarak kalmasını istediği böcek ile anılmasını istemediği Dönüşüm romanı ile ilgili bu isteği, metaforun anlamın ötesine geçmesi korkusundandır. Üzülerek bu  düşüncesinin hiç anlaşılmadığını görüyorum, tüm baskılarının kapak fotoğrafına bakınca. İşte, Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü de içinde metafordan daha derin anlamaları taşıdığı için bu mekânın gerçek hayata taşınmaması belki de en doğru karar olmuştur. Belki de esas detay, saatleri ayarlamak için bir enstitü kurulması kararı alındığında kitaptaki karakterlerin bunu gözü kapalı kabul etmeleridir ki bu da toplumsal sorunlara gönderilen bir eleştiridir benim gözümde.

* * * * *  * ** * * **** *** 

   Kitabın içeriğinden kısaca bahsetmek istiyorum. Roman dört bölümden oluşuyor: “Büyük Ümitler, Küçük Hakikatler, Sabaha Doğru, Her Mevsimin Bir Sonu Vardır.” Romandaki başlıca karakterler, Hayri İrdal, Halit Ayarcı, Doktor Ramiz, Mübarek ve Nuri Efendi’dir. II. Abdülhamid döneminden başlayıp cumhuriyete de uzanan bir tarih aralığında yaşayan Hayri İrdal’ın başından geçenler anlatılır. Hayri İrdal’ın sosyal konumu kitap boyunca değişime uğramış ve insanların ona karşı yaklaşımları da bu ölçüde değişmiştir. Halit Ayarcı, Hayri İrdal ile enstitüyü kuran karakterdir; uyanık ve halka nasıl yaklaşırsa kâr edeceğini iyi bilen biridir. Mübarek, ayaklı bir duvar saatidir ve hep o duvarda asılıdır. Nuri Efendi saat ustasıdır.

   Türkiye toplumunun olaylara karşı yanlış tutumu büyük ölçüde eleştiridir kitap aslında. Toplumun doğu ile batı arasındaki gelgitleri ve insanların sonunda hep parayı tercih edişlerini vurgulamıştır ve insanların kedi değerlerini mevki ile özdeşleştirilmesini kendine has yorumuyla eleştirmiştir yazar. Kitap boyunca yer yer bizi kahkahalara boğan satırlarla karşılaşırız fakat bu, güldürürken düşündüren cinstendir. Enstitü ise, ilginçtir ki, kitabın son bölümlerine kadar yoktur.

************

   
   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder