Kitap adı:
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Yazar adı: Ahmet
Hamdi Tanpınar
Orijinal adı:
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Ülke: Türkiye
Özgün dili:
Türkçe
Anadilinde 1.
Baskı: 1961
Okuduğum Baskı:
Dergah Yayınları, 2017,
Saatleri Ayarlama
Enstitüsü, Ahmet Hamdi Tanpınar hayattayken yayınlanan son romanı, benim ise okuduğum
ilk romanıdır. Metaforlar ile donatılmış bu eser, gerçek dışı olaylarla gerçek
sorunları anlatabilen nadir klasiklerdendir diyebilirim. Üstelik radyo
tiyatrosuna da uyarlanmış yapıtlardan olması da Saatleri Ayarlama Enstitüsü’ne
daha özenli yaklaşmamamız gerektiği konusunda ipucu veriyor. (Radyo tiyatrosunu dinlemenizi de tavsiye ederim.)
Roman saat, zaman ve insan üçlüsü arasındaki
ilişkiler üzerine kuruludur.
"Saatin kendisi mekân, yürüyüşü zaman, ayarı insandır... Bu da gösterir ki, zaman ve mekân, insanla mevcuttur." (Tanpınar, 2017: 33)
İçinde bolca eski dönemlere ait kelimeler
geçmesine karşın çok akıcı bir dile sahip olduğu için okuyucuyu müptelası yapan
cinsten bir kitaplardan biri olduğunu düşünüyorum. Muazzam üslubu ve metaforlar
ile oluşturulan içeriği ile Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nü okurken anlatılanların arkasındaki anlamı
keşfetmek gerekiyor her sayfada.
İsminden de anlaşıldığı gibi bir enstitü var
ortada, saatleri ayarlamak için kurulmuş, tabii ki metafor lâkin neye tekabül
ettiğini keşfetmek mesele. Bu denli değerli bir roman varken Türk edebiyatında,
neden kitapta tarif edilen formata uygun bir Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün
inşa edilip müze formatında halka açılmadığını düşünen okuyucular da olmuştur
elbet. Ben bunu Kafka’nın Dönüşüm romanıyla bağdaştırıyorum. Kafka, Dönüşüm
romanının üzerine asla böcek resmi konularak basılmamasını istemiştir kapak
tasarımını tasarlayan ressamdan fakat hepimiz biliyoruz ki bu isteği ciddiye
alınmamıştır. Kafka’nın yalnızca bir metafor olarak kalmasını istediği böcek
ile anılmasını istemediği Dönüşüm romanı ile ilgili bu isteği, metaforun
anlamın ötesine geçmesi korkusundandır. Üzülerek bu düşüncesinin hiç anlaşılmadığını görüyorum,
tüm baskılarının kapak fotoğrafına bakınca. İşte, Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama
Enstitüsü de içinde metafordan daha derin anlamaları taşıdığı için bu mekânın
gerçek hayata taşınmaması belki de en doğru karar olmuştur. Belki de esas
detay, saatleri ayarlamak için bir enstitü kurulması kararı alındığında
kitaptaki karakterlerin bunu gözü kapalı kabul etmeleridir ki bu da toplumsal
sorunlara gönderilen bir eleştiridir benim gözümde.
* * * * * * ** * * **** ***
Kitabın içeriğinden kısaca bahsetmek
istiyorum. Roman dört bölümden oluşuyor: “Büyük Ümitler, Küçük Hakikatler,
Sabaha Doğru, Her Mevsimin Bir Sonu Vardır.” Romandaki başlıca
karakterler, Hayri İrdal, Halit Ayarcı, Doktor Ramiz, Mübarek ve Nuri Efendi’dir.
II. Abdülhamid döneminden başlayıp cumhuriyete de uzanan bir tarih aralığında
yaşayan Hayri İrdal’ın başından geçenler anlatılır. Hayri İrdal’ın sosyal
konumu kitap boyunca değişime uğramış ve insanların ona karşı yaklaşımları da
bu ölçüde değişmiştir. Halit Ayarcı, Hayri İrdal ile enstitüyü kuran karakterdir;
uyanık ve halka nasıl yaklaşırsa kâr edeceğini iyi bilen biridir. Mübarek,
ayaklı bir duvar saatidir ve hep o duvarda asılıdır. Nuri Efendi saat ustasıdır.
Türkiye toplumunun olaylara karşı yanlış
tutumu büyük ölçüde eleştiridir kitap aslında. Toplumun doğu ile batı
arasındaki gelgitleri ve insanların sonunda hep parayı tercih edişlerini
vurgulamıştır ve insanların kedi değerlerini mevki ile özdeşleştirilmesini
kendine has yorumuyla eleştirmiştir yazar. Kitap boyunca yer yer bizi kahkahalara
boğan satırlarla karşılaşırız fakat bu, güldürürken düşündüren cinstendir. Enstitü
ise, ilginçtir ki, kitabın son bölümlerine kadar yoktur.
************
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder