28 Şubat 2021 Pazar

USTALIK GEREKTİREN KAFAYA TAKMAMA SANATI

Kitap adı: Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı

Yazar adı: Mark Manson

Orijinal adı: The Subtle Art of Not Giving A Fuck 

Ülke: Amerika

Özgün dili: İngilizce

Anadilinde 1. Baskı: 2016 

Okuduğum baskı: Butik Yayıncılık, 1. Basım, 2018, Çeviri: Pınar Savaş 

Sayfa Sayısı: 200 


Ünlü bir blog yazarı olan Mark Manson’ın kişisel gelişim tadındaki Ustalık gerektiren Kafaya Takmama sanatı isimli bu kitabına karşı ilk zamanlar önyargılıydım fakat bir kitabın tüm hayatımızı değiştirmesini veya isminde bahsi geçen sanatı anında uygulamamızı sağlayan büyüleyici bir etkisi olmasını beklersek elbette hayal kırıklığına uğrarız. Onun yerine kitabın ele aldığı konularda göstereceğimiz çabaya destek olarak kitabı algılarsak bence işe yarar satırlar mevcut kitapta. Zira, kitabın içeriği hayatın getirdiği zorlukları küçümsemekten veya hiçbir şeyi kafaya takma demekten ziyade doğru seçimlere bizi itme eğiliminde. Romanlara aşık olan bir okur olarak bu tarz kitapları okuma geçmişim pek dolu değilse de bence çıkmaza girdiğimiz zamanlarda elimize aldığımızda içinden kapacağımız değerli tavsiyeler veya gerçek hayattan kısa hikâyeler barındıran önemli bir derleme, Mark Manson’ın kaleminden çıkanlar.     

Hayat her zaman parlak değil. Dibe çakıldığım bir zamanda okumayı tercih ettim bu kitabı, o yüzden hakkındaki kötü yorumları ciddiye almadım pek fazla, iyi ki de almamışım. İşler sürekli olarak yolunda gitmiyorsa veya içinizde bazı sancılar nüksediyorsa bence Mark Manson’ı okuyun, iyi ki yazmışsın Mark...



********

O halde bu kitabın önemli bulduğum noktalarını kitaptaki bölümlere göre şöyle bir özetleyelim:

 

Çabalama:


Sanırım bu yazar, kafaya hiçbir şeyi takma demiyor, neyi takacağınız seç diyor ve dahası kafayı takmamayı başardığın zaman işler daha hızlı yoluna girecek mesajını veriyor belli ki. Bir de mutlu olmak için çabalamak konusunda bir eleştirisi var, dediğine göre her şey her zaman yolunda olmak zorunda değil...

 

Daha pozitif bir deneyimi arzu etmenin kendisi negatif bir deneyimdir. Ve paradoksal olarak, insanın negatif bir deneyimi kabul etmesinin kendisi pozitif bir deneyimdir.” (Manson 2018: 13)

 

Mutluluk bir Sorundur:


Hakiki mutluluğa sadece hoşunuza giden sorunları bulduğunuzda ve onları çözerken zevk aldığınızda ulaşabilirsiniz.” (Manson 2018: 32)

 

Mutlu olmanın sürekli istediğimiz bir his olmaması gerektiğinden de bahsediyor. Bu bölümü bizzat kendime ders niteliğinde algıladım. Duygularıyla hareket etme konusunda profesyonel, mantığı seçme konusunda ise sınıfta kalan bir insan olarak, duyguların bizi faydalı değişimlere ittiğini söyleyen bir kitap okumak benim için sevindirici bir haber. Öte yandan mutluluğun duruma göre kazanılan ve kaybedilen, bunu doğal olarak kabullenmemizi isteyen ve sorunların olamamasını hedeflememizi pek onaylamayan Mark Manson, sorun olmamasını değil daha iyi sorunlara sahip olmayı hedeflememiz gerektiğiniz anlattığı çok açık.

 

Sıcak sobaya dokunmanın verdiği acının size bir daha sıcak bir şeye dokunmamayı öğretmesi gibi, yalnız olmanın hüznü de bir daha kendinizi o kadar yalnız hissettirecek şeyler yapmamayı öğretir. Duygular sizi faydalı değişimlere yönelten biyolojik sinyallerdir.” (Manson 2018: 35)


Özel Değilsiniz:


İki şey var, Mark Manson’ın kaçınmamızı istediği. İlki, muhteşem olduğumuz için özel davranılmayı hak ettiğimize inanmamız. İkincisi, berbat olduğumuz için özel davranılmayı hak ettiğimize inanmamız. Gerçek şu ki, ikisi de gerçek değil... Biraz acımasız oldu okurken ama kitaptan çıkarımım şu ki, istisna olmak bu yüzyılın bize dayatması ve istisna olmamamız gayet kabul edilebilir.

 

Vasat varlığınızı kabul ettiğiniz zaman, yargılamalar ve gerçek dışı beklentiler olmadan gerçekten yapmak istediğinizi yapacak özgürlüğe kavuşursunuz.

 

Yaşamın temel deneyimlerinin tadını daha fazla çıkarmaya başlarsınız: Basit bir dostluğun hazları, bir şey yaratmak, ihtiyacı olan birine yardım etmek, güzel bir kitap okumak, sevdiğiniz biriyle birlikte gülmek.” (Manson 2018: 63)

 

Istırap Çekmenin Değeri:

 

Negatif duyguları inkâr etmek daha derin ve daha uzun ömürlü negatif duygulara ve duygusal işlev bozukluğuna neden olur. Sürekli pozitif olmak hayatın sorunları için geçerli bir çözüm değil, bir inkâr biçimidir. Doğru değerleri ve ölçütleri seçerseniz, bu sorunlar size zindelik, kuvvet ve şevk verebilir.” (Manson 2018: 83)

 

Özetle, hayat mükemmel veya adil değil ve olmayacak da dolayısıyla kötü şeyler yaşamak o kadar da kötü değil. Bunu benimsemek zor olabilir ama bir okuyucu olarak düşünüyorum da, bunu benimsemek işe yarayabilir, en çok da zor zamanlarımızda. Bir de kafayı değecek şeylere tak diyor Manson, hiçbir şeye kafayı takmamak imkansız fakat kafayı takmaya değmeyecek şeylere kafayı acayip derecede takan benim gibi insanların bu ve bunu gibi kitapları okuması hayatlarında veya algılarında iyileşme gösterecektir. Tabii umarım başarabilirsek...

 

Kişisel gelişim denilen mesele sadece bununla alakalıdır: Daha iyi değer yargılarına öncelik vermek, kafayı takacak daha iyi şeyler seçmek. Çünkü daha iyi şeylere aldırdıkça daha iyi sorunlarınız olur. Sorunlarınız iyileştikçe de yaşamınız düzelir." (Manson 2018: 88)

 

Bunun için yazarın anlattığı beş değer var, aşağıda sıralandığı gibi:

 

Seçim Sizindir:


Mutsuzluğunuzun nedeni birçok kişi olabilir, ama sizden başka kimse mutsuzluğunuzdan sorumlu değildir.(Manson 2018: 97)

 

Başımıza gelen şeylerin nedeni başkaları olsa bile sorumluluğu her zaman üzerimize almak zorunda olduğumuzu yüzüme vurdu yazar. Bu kulağa hiç hoş gelmeyen bir gerçek sanırım ve üzerinde çalışmam gereken bir gerçek. Sanırım haksızlığı uğradığında veya alalen başkalarının suçlu olduğu kötü anlarda dibe battığını hissettiğinde bile yazarın bu sözünü kendine hatırlatma kolay değil ama demeye değer. Yalnızca benim için mi zor yoksa? Bunu kafaya takmalı mıyım? Ne dersin Mark Manson?


Her Konuda Yanılırsınız (Ben de Yanılırım):


Komedyen Emo Philip bir keresinde şöyle demiştir: ‘Bedenimdeki en harika organın beynim olduğunu düşünürdüm. Sonra birden bunu bana kimin söylediğini fark ettim.’ (Manson 2018: 117)

 

Emin olarak gelişemeyeceğimizi açıkça belirtmiş yazar, kuşku duymayı ihmal etmeyelim... Bence haklı ve bunu hemen hayata geçirmeye başlayabiliriz sanki.


Başarısızlık İlerlemektir:


En radikal değişimlerimizi en kötü dönemlermizin sonunda yaşarız. Ancak yoğun acı çekince değer yargılarımızı gözden geçirir ve neden bizi mutlu edemediklerini sorgularız. Hayatımızda nasıl anlam bulacağımızı tarafsız olarak değerlendirebilmemiz ve rota değiştirebilmemiz için bir tür varoluşsal krize ihtiyacımız vardır.

Buna dibe vurmak ya da varoluşsal kriz diyebilirsiniz. Ben fırtınadan sağ çıkmak diyorum; istediğinizi seçin.(Manson 2018: 146)

 

Hayır Demenin Önemi:

 

Hayatta istediğimiz şeyler için başka şeylerden vazgeçmemiz gerektiğini çok net özetlemiş yazar. Bunu kendimize hatırlatmamız için bu kitabı okumak işe yarayabilir sanırım.


Bir şeye değer verebilmek için o şeyi kafaya takmış olmalıyız. Bir şeye değer vermek için de , o şey olmayanı reddetmek zorundayız. X’e değer veriyorsak, x olmayanı istemeyiz.” (Manson 2018: 161)

 

Reddetmek önemli ve hayati bir beceridir. Kimse kendisini mutlu etmeyen bir ilişkiye saplanıp kalmak istemez. Kimse nefret ettiği ve inanmadığı bir işi yapmak istemez. Kimse aslında söylemek istediğiniz söyleyemediğini hissetme istemez.(Manson 2018: 162)

 

Güven... Mark Manson’ın bu konuda anlattıkları önemle okunmaya değer. Güvenin öneminin farkında olsak bile yıkılan güvenin yeniden kazanılmasının uzun ve emek gerektiren bir süreç olduğunun, üstelik bu sürecin çok da güllük gülüstanlık olmadığının kaçımız farkındayız? Bence sevdiğimiz insanlar için buna değer. Eğer güveni kırılan bizsek, karşımızdaki insan güvenimizi kazanmalıysa, bu kez de bu zor ve yıpratıcı yolu katederek karşımızdaki kişi bize gerçekten değer verdiğiniz göstermeli, buna inanıyorum.

 

Her ilişkinin en gerekli bileşeni güvendir, çünkü güven yoksa ilişkinin bir anlamı da yoktur.” (Manson 2018: 172)

 

Ne yazık ki güveni yeniden kazanmak için izleme kaydı tutmak zaman alır, kesinlikle güveni kırmaktan çok daha fazla zaman alır. Bu güveni tazeleme döneminde işler çok da yolunda gitmez. İlişkinin her iki tarafı da vermeyi kabul ettikleri mücadelenin zorlu olacağının farkında olmalıdır.” (Manson 2018: 174)

 

...Ve Ölürsünüz:

 

Ölüm... Hayatın en gerçek yanı. Kendi ölümümüzün bir gün geleceğiyle yüzleşmeliyiz, yazara göre. Belki de o zaman işler kolaylaşır...

 

Afrika’da kanat çırpan bi kelebek Florida’da kasırgaya neden olur denir; giderken siz ardınızda hangi kasırgaları bırakacaksınız?” (Manson 2018: 193) 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder