27 Şubat 2021 Cumartesi

KÜÇÜK PRENS

Kitap adı: Küçük Prens 

Yazar adı: Antoine de Saint-Exupery

Orijinal adı: Le Petit Prince

Ülke: Fransa      

Özgün dili: Fransızca

Anadilinde 1. Baskı: 1943

Okuduğum baskı: Can Sanat Yayınları (Can Çocuk), 1. Basım, 2017, 

Çeviri: Cemal Süreya ve Tomris Uyar    


İnsanın arkadaşını unutması ne acı. Kaldı ki arkadaşı olan kaç kişi var içimizde? Bir gün onu unutursam gözleri sayılardan başka şey görmeyen büyüklere dönerim.(Exupery 2017:31) 


Koyun çiçeği yedi mi, umarım yememiştir... 


Kitabın sonunda herkesin gülümseyerek bunun olmadığını dilediğini tahmin ediyorum ve belki de acı olan bir gerçek varsa o da bu kitaba büyüklerin çocuklardan daha çok ihtiyacı olduğu... Çocukların kitaptaki metaforların ardındaki esas anlamları keşfetme konusundaki yüzeyselliği değil bunu düşündüren, onların zaten gülleri var ve evcilleştirdikleri tilkileri. Ya bizler? Farkında mıyız, sahip olduğumuz o gülün gerçek hayatımızda neye veya kime denk geldiğinin? Ya da diğer tüm tilkilerden evcilleştirdiğimiz için farklı olan tilki hayatımızdaki hangi değer veya kimin yüreği? Bence Küçük Prens’i okumalıyız. Arayış içindeysek veya yolumuzu kaybettiysek, belki de doğru yolu bulduğumuza innaırken bastığımız çiçeği geri canlandırmak adına bunu yapmalıyız. Sanırım Küçük Prens’ın yazarı dünyanın en iyi kalpli pilotuydu, dünyadaki diğer pilotları tanıyor muyum peki? Hayır, tıpkı sahip olduğumuz gerçek arkadaşlarımız bizim için en iyi kıymetli insanlar iken dünyadaki diğer insanları tanımamamızın bir öneminin kalmaması gibi... 


Yargılarımı sözlere değil, davranışlara göre ayarlamalıydım.” (Exupery 2017:53) 


Kendini yargılamak başkalarını yargılamaktan çok daha güçtür. Kendini yargılamayı başarabilirsen gerçek bir bilgesin demektir.” (Exupery 2017:64)

İçinde pek derin anlamlar var, çoğu cümlenin içinde hem de. En çok da dostluğun ehemmiyeti ve insanların içlerindeki hüzün verici yalnızlık konusunda. Ben bu kitabı daha önce de okumuştum fakat keşfettiğim çoğu şeyi bu sefer anlatmayacağım sanırım çünkü onları okuyup kendin keşfetmelisin, inan buna değer... Hele ki tıpkı benim gibi göğsünün solunda mahzun bir ağrı hissettiğin bir zamanda okursan...

  

İnsanların arasında da yalnızlık duyulur.” (Exupery 2017:95)

 

Yazarın kendi suluboya resimleri ile dolu kitabımız ve bu çizimler veya resimler uzaktan bakınca basit çocuk rsimlerine benzeyen fakat tamda kitapta anlatılanları daha da güzelleştiren detaylar. Belki de esas güzel denilmesi gereken de budur, basit, tıpkı bir çocuk çizmiş gibi, tıpkı bir çocuğun hayal dünyasından çıkış gibi. Belki de ancak bu sayede anlatmak istediklerini kaleme alabilir yazar, Küçük Prens aracılığıyla.

 

Hepiniz dostum olun. Yapayalnızım.” (Exupery 2017:101)

 

Küçük Prens’i küçük bir çocuğun başından geçen doğaüstü maceraları anlatan, aslında hepimizin iç dünyasında yaşanan fırtınaları veya durgun buruklukları anlatan, bu yüzden aslında bir hayli gerçekçi olan, çocuk kitabı görünümlü bir “büyük” kitabı olarak düşünebiliriz, bize unuttuğumuz dersleri hatırlatan.

 

Yalnız evcilleştirdiğin şeyleri tanıyabilirsin,” dedi tilki, “insanların tanımaya ayıracak zamanları yok artık. Aldıklarını hazır alıyorlar dükkânlardan. Ama dost satan dükkânlar olmadığı için dostsuz kalıyorlar. Dost istiyorsan beni evcilleştir işte...” (Exupery 2017:111)

 


 **** Olay Örgüsü********

Nerden başlasam bilmiyorum, aslında pek çok anlam var, söylenmesi gereken, yazılması gereken, okunup özünmesi gereken. Kitabın konusuna kısaca değinecek olursak, bir çocuğun gözünden dünyayı anlatır Küçük Prens. Başkahramanımız Küçük Prens ve bir pilottur. Pilot çocukken fili yutan bir boğa çizmiştir fakat tüm büyükler o resmi bir şapka sanarlar, büyükler böyledirler işte. Gözle gerçeğin görülemeyeceğini öğretir zaten Küçük Prens hikâyesi boyunca bize.

 

Bu kahramanımız büyüyüp pilot olduktan sonra, uçarken kaza geçirdiği yerde uçağını tamir ederken tanışır Küçük Prens ile. Küçük Prens’in pilotun çizminin fil yutan bir boğa yılanı olduğunu anlamsı ve pilottan kendisi için bir koyun çizmesini istemesiyle başlar her şey. Devaında Küçük Prens kendi hikâyesini anlatır. Kendi küçük gezegeninde Küçük prens gülü ile yaşamaktadır, onu ve gezegenini bırakıp diğer gezegenleri gezmeye başlar. Gittiğ her gezegende bize başka bir hayat dersi verecek insanlarla ve olaylarla karşılaşır. Hepsinde tek bir insan yaşar ve bu da bize insanın iç dünyasındaki yalnnızlığı anlatır belki de, aslında hepimizin kendi gezgeni yok mudur?

 

Bir gezegende yalnızca sayılara değer verip yıldızların yaşatacağı mutluluk yerine onlara sadece sahip olmaya çalışan bir büyük ile karşılaşırken Küçük Prens, başka bir gezegende her şeye hükmetmeye çalışan bir kral ile karşılaşır. Böyle böyle birçok gezegene ayak basar Küçük Prens. Her gezegendeki macerası büyük insanların sırf büyüüğü için yaptıkları yanlışları veya çocukken kazandığımız fakat büyüyünce unuttuğumuz bazı değerleri hatırlatır okuyucuya, buruk bir gülümseme ile...

 

Küçük Prens’in ayak bastığı gezegemelerden biri de Dünya’dır. Diğer gezegenler küçücük ve tek kişilik iken burada bir sürü gül ile karşılaşıp kendi gülünün onlardan ayrı olduğunu  çünkü onun emek verdiği kendi gülü olduğunu anlar, tıpkı dostluklarımız gibi. Bir de karşılaştığı tilkiden aldığı hayat dersi vardır:

  

İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. Gerçeğin mayası gözle görülmez.” (Exupery 2017:113)

Gülünü önemli kılan, uğrunda harcadığın zamandır.” (Exupery 2017:113)

 

Derken Küçük Prens’in pilota anlatacağı hikâyesi biter ve kendi gezegenine dönme zamanı gelir. Pilottan çizdiği koyunu için bir tasma yapmasını da ister, gezegenine dönünce pilotun çizdiği koyun Küçük Prens’in gülünü yemesin diye.

 

İnsan susuzluktan ölecek olsa bile bir dostu olması içini serinletiyor.” (Exupery 2017:122) 


Sonra Küçük Prens gider, dışardan ölüyor gibi görünür. Belki de böyle vedalaşmasında da bir anlam vardır, yazarın açıkça vurgulamadığı. Küçük Prens ölüyor gibi görünür ve gider. Pilot da uçağını onarıp kendi dünyasına döner. 

 

Birinin sizi evcilleştirmesine izin verirseniz gözyaşlarını da hesaba katmalısınız.” (Exupery 2017:129)

 

Pilot, Küçük Prens gidince fark eder Küçüük Prens’e hediye ettiği (çizdiği) koyunun tasması için bir kayış çizmemiştir. Bu yüzden koyunun Küçük Prens’in çiçeğini yiyip yemediği hep bir soru işareti olarak kalmıştır. Koyun çiçeği yedi mi, umarım yememiştir...

 

...zamanla geçmeyecek üzüntü yoktur.” (Exupery 2017:135)

 

Kederliydim ama onlara , “Yorgunum,” dedim.” (Exupery 2017:141)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder