28 Mart 2021 Pazar

YAŞLILIK ÜZERİNE

Kitap adı: Yaşlılık Üzerine 

Yazar adı: Cicero

Orijinal adı: Laelius, De Senectute

Ülke: Roma Cumhuriyeti

Özgün dili: Latince

Anadilinde 1. Baskı: MÖ 44

Okuduğum baskı: Alfa Yayınları, 1. Baskı, 2018, 

Çeviri: Çiğdem Dürüşken

Şöyle ki, derin bir yoksulluk içinde yaşayan insan bilge de olsa yaşlılık ona kolay gelemeyebilir, ama bir budalaysa, servet içinde yüzse bile yaşlılık onun için hâlâ yükten başka bir şey değildir.(Cicero 2018: 27)

 Cicero’nun çözümlemelerini tam anlamıyla aklımda bütünleştirdiğimi sanmıyorum ama yaşlılık hakkındaki tavsiyelerini kulağıma küpe yapacağım gibi görünüyor. Altını çizdiğim birkaç satırı da bırakıyorum buraya. Belki bir gün senin de işine yarar, eğer yaşlanacak kadar yaşarsak, kim bilir...       

 Aslında şöyle bir düşünüyorum da, yaşlılığın bahtsız bir çağ olarak görülmesini dört nedene bağlıyorum: İlki, faal çalışma hayatından uzaklaştırması; ikincisi, bünyeyi zayıflatması; üçüncüsü, hemen hemen tüm zevklerden mahrum etmesi; dördüncüsü de ölümün bir adım ötede bekleyişi.” (Cicero 2018: 35)

Yaşlılık hiçbir şey yapmamak değil, aksine beyinsel faaliyetlerin daha akıllıca kullanılabileceği bir çağ olarak görülmeli Cicero’ya göre. Üstelik bünyenin zayıflaması da dert edilmesi gereken bir detay değil yazara göre. Zevklerden mahrum kalma olayına gelince, hazları mahrum kalınan değil artık önemsenmeyen, daha doğrusu istenmeyen zevkler olarak nitelendiriyor yazar. Bunları kitapta tek tek açıklayan Cicero, yaşlılık ile ölüme yaklaşılması konusunda yazdıklarıyla kitabı daha çok önemsememi sağladı.

Yaşlılık, üzerinde korku hissedilmemesi gereken bir şey Cicero’ya göre ya da kitabında konuşturduğu Cato’ya göre. Bunun da kaynağı ölümün ya ruhu sonlandırması ya da ya da ruhun ölümsüzlüğüne ulaşması ki Cicero kitabında bu iki seçenekten birinin gerçek olduğunu savunurken aslında ruhun ölümsüzlüğüne inandığını kitabın sonlarında anlatıyor.

Zaten büyük işler öyle beden kuvvetiyle, faalliğiyle, çevikliğiyle yapılmaz; fikirle, iradeyle, hitabetle yapılır. Yaşlılık, bu değerlerin hiçbirinden yoksun olmadığı gibi, tabiatı gereği fazlasına sahiptir.” (Cicero 2018: 37)

 Bu kitabı okumanı içtenlikle tavsiye ederim ama biraz daha öğüt dinler gibi okumak gerekiyor bence. Her zaman genç kalmayacağımızı hatırlamak lazım, zira ben bunu genelde unutur ve günlük hayatın telaşıyla üzülür dururum ama bu kitapta yazanlar almamız gereken dersler...

 Ah yaşlılık, gelirken yanında başka hiçbir dert getirmemiş olsan bile, bir tek şu yeter: Uzun yaşadıkça insan, istemediği ne çok şey görüyor.

İyi de, belki istediği çok şey de görecek. Hem insan genç yaşında da defalarca istemediği şeylere maruz kalıyor.” (Cicero 2018: 43)

 Neyse, yine de hâlâ bedeninde güç varken kıymetini bil, yok olduğunda da hayıflanma; ama ille de bir delikanlı çocukluğuna, biraz yaş almışı gençliğine hayıflanmalı diyorsan, o başka. Hayatın koşu pisti belli , doğanın yolu tek ve dönüşü yok; ömrün her çağına ayrı ayrı meziyetler bahşedilmiş: çocukluğa naiflik, gençliğe delifişeklik, orta yaşa ağırbaşlılık, yaşlılığa da olgunluk. Doğal olan, her birinin meyvesini dalındayken tatmak.” (Cicero 2018: 53)

Kısacası hayatın tadını çıkar ama gençliğini de öyle bir yaşa ki yaşlılığın itibarlı, huzurlu ve muntazam geçsin diyor belki de Cicero. Bir de ölümün bir son olmadığını, bu yüzden korkmamamız gereken bir şey olduğundan bahsetmiş ki sevdiklerimiz için bunu düşünmenin zor olduğunu biliyorum fakat en azından kendi ölümümüz için daha refah içinde bir yaklaşım sergileyebiliriz belki de...

 İtibar, yaşlılığın tacıdır.” (Cicero 2018: 83)

 Mesele şu ki, herkes aynı yaşlanmaz, gençliğimiz belirleyecek sanırım yaşlılığımızın gidişatını. Üstelik yaşlanacağımız da kesin değilken...

 Mesele şu: Nasıl ki her şarap yıllandıkça ekşimez, her karakter de yaşlandıkça aksileşmez.” (Cicero 2018: 87)

Yaşlılığı korkuyla değil yaşamı akışına bırakarak karşılamak için Cicero’nun dediği gibi, yaşamın tadını doya doya çıkarmalıyız.

 Yaşlılık, hayatın son perdesi; tıpkı bir tiyatro oyunundaki gibi. Doya doya da tadını çıkarmışsak, bizi bezdirmesinden sakınmamız gerek.” (Cicero 2018: 107)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder