Kitap adı: Yaşlılık Üzerine
Yazar adı: Cicero
Orijinal adı: Laelius, De Senectute
Ülke: Roma Cumhuriyeti
Özgün dili: Latince
Anadilinde 1. Baskı: MÖ 44
Okuduğum baskı: Alfa Yayınları, 1. Baskı, 2018,
Çeviri: Çiğdem Dürüşken

“Şöyle ki,
derin bir yoksulluk içinde yaşayan insan bilge de olsa yaşlılık ona kolay
gelemeyebilir, ama bir budalaysa, servet içinde yüzse bile yaşlılık onun için
hâlâ yükten başka bir şey değildir.” (Cicero 2018: 27)
Cicero’nun
çözümlemelerini tam anlamıyla aklımda bütünleştirdiğimi sanmıyorum ama yaşlılık
hakkındaki tavsiyelerini kulağıma küpe yapacağım gibi görünüyor. Altını
çizdiğim birkaç satırı da bırakıyorum buraya. Belki bir gün senin de işine
yarar, eğer yaşlanacak kadar yaşarsak, kim bilir...
“Aslında
şöyle bir düşünüyorum da, yaşlılığın bahtsız bir çağ olarak görülmesini dört
nedene bağlıyorum: İlki, faal çalışma hayatından uzaklaştırması; ikincisi,
bünyeyi zayıflatması; üçüncüsü, hemen hemen tüm zevklerden mahrum etmesi;
dördüncüsü de ölümün bir adım ötede bekleyişi.” (Cicero 2018: 35)
Yaşlılık hiçbir şey yapmamak değil, aksine beyinsel faaliyetlerin daha
akıllıca kullanılabileceği bir çağ olarak görülmeli Cicero’ya göre. Üstelik
bünyenin zayıflaması da dert edilmesi gereken bir detay değil yazara göre.
Zevklerden mahrum kalma olayına gelince, hazları mahrum kalınan değil artık
önemsenmeyen, daha doğrusu istenmeyen zevkler olarak nitelendiriyor yazar. Bunları kitapta tek tek açıklayan Cicero,
yaşlılık ile ölüme yaklaşılması konusunda yazdıklarıyla kitabı daha çok
önemsememi sağladı.
Yaşlılık, üzerinde korku hissedilmemesi gereken bir şey Cicero’ya göre
ya da kitabında konuşturduğu Cato’ya göre. Bunun da kaynağı ölümün ya ruhu
sonlandırması ya da ya da ruhun ölümsüzlüğüne ulaşması ki Cicero kitabında bu
iki seçenekten birinin gerçek olduğunu savunurken aslında ruhun ölümsüzlüğüne
inandığını kitabın sonlarında anlatıyor.
“Zaten
büyük işler öyle beden kuvvetiyle, faalliğiyle, çevikliğiyle yapılmaz; fikirle,
iradeyle, hitabetle yapılır. Yaşlılık, bu değerlerin hiçbirinden yoksun olmadığı
gibi, tabiatı gereği fazlasına sahiptir.” (Cicero 2018: 37)
Bu kitabı okumanı içtenlikle tavsiye ederim ama biraz daha öğüt dinler
gibi okumak gerekiyor bence. Her zaman genç kalmayacağımızı hatırlamak lazım,
zira ben bunu genelde unutur ve günlük hayatın telaşıyla üzülür dururum ama bu
kitapta yazanlar almamız gereken dersler...
“Ah
yaşlılık, gelirken yanında başka hiçbir dert getirmemiş olsan bile, bir tek şu
yeter: Uzun yaşadıkça insan, istemediği ne çok şey görüyor.
İyi de, belki istediği çok şey de görecek.
Hem insan genç yaşında da defalarca istemediği şeylere maruz kalıyor.” (Cicero 2018: 43)
“Neyse,
yine de hâlâ bedeninde güç varken kıymetini bil, yok olduğunda da hayıflanma;
ama ille de bir delikanlı çocukluğuna, biraz yaş almışı gençliğine hayıflanmalı
diyorsan, o başka. Hayatın koşu pisti belli , doğanın yolu tek ve dönüşü yok;
ömrün her çağına ayrı ayrı meziyetler bahşedilmiş: çocukluğa naiflik, gençliğe
delifişeklik, orta yaşa ağırbaşlılık, yaşlılığa da olgunluk. Doğal olan, her
birinin meyvesini dalındayken tatmak.” (Cicero 2018: 53)
Kısacası hayatın tadını çıkar ama gençliğini de öyle bir yaşa ki
yaşlılığın itibarlı, huzurlu ve muntazam geçsin diyor belki de Cicero. Bir de
ölümün bir son olmadığını, bu yüzden korkmamamız gereken bir şey olduğundan
bahsetmiş ki sevdiklerimiz için bunu düşünmenin zor olduğunu biliyorum fakat en
azından kendi ölümümüz için daha refah içinde bir yaklaşım sergileyebiliriz
belki de...
“İtibar,
yaşlılığın tacıdır.” (Cicero 2018: 83)
Mesele şu ki, herkes aynı yaşlanmaz, gençliğimiz belirleyecek sanırım
yaşlılığımızın gidişatını. Üstelik yaşlanacağımız da kesin değilken...
“Mesele şu:
Nasıl ki her şarap yıllandıkça ekşimez, her karakter de yaşlandıkça aksileşmez.” (Cicero 2018: 87)
Yaşlılığı korkuyla değil yaşamı akışına bırakarak karşılamak için
Cicero’nun dediği gibi, yaşamın tadını doya doya çıkarmalıyız.
“Yaşlılık,
hayatın son perdesi; tıpkı bir tiyatro oyunundaki gibi. Doya doya da tadını
çıkarmışsak, bizi bezdirmesinden sakınmamız gerek.” (Cicero 2018: 107)
* * * * *
Dilerim ki, bu kitabı verdiğim kişi de yaşlanmadan evvel okusun ve tabii altını çizsin, yaşlılık üzerine seçtiklerinin ve hatta bana da okutsun o cümleleri birgün...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder