28 Ekim 2018 Pazar

KİTAPLAR VE SİGARALAR

Kitap adı: Kitaplar ve Sigaralar
Yazar adı: George Orwell
Orijinal adı: Books v. cigarettes 
Ülke: İngiltere              
Özgün dili: İngilizce
Anadilinde 1. Baskı: 1946
Okuduğum baskı: Sel Yayıncılık, 6. Baskı, 2017, Çeviri: Levent Konca 
Sayfa Sayısı: 119  

"Kitaplar, gerçekten de okuyucuların yakınmalarına neden olacak kadar pahalı mıdır?" Sıkça sorulan bu sorunun cevabını bu kez George Orwell arıyor. İşe elindeki kitapların envanterini çıkararak başlıyor ve sigaraya harcanan parayla kitaba harcanan para arasında bir kıyas yapıyor. Cevap sizce ne?

Kitaplar ve Sigaralar, eleştirmenlik ve sahaflık da yapmış olan Orwell'ın sansürden başlayıp eleştirmenliğin çelişkilerine uzanan geniş bir yelpazede edebiyat camiasına ilişkin gözlemlerinden oluşan makalelerini bir araya getiriyor. Edebiyat dünyasına ve bu dünyadaki ilişkileri yöneten ve yönlendiren etiğe ilişkin özgün bir bakış açısı sunan Orwell, yazar, eleştirmen ve okurların panoramasını dönemin politik atmosferi eşliğinde değerlendiriyor. 


20 Ekim 2018 Cumartesi

İNSAN NEYLE YAŞAR?

Kitap adı: İnsan Neyle Yaşar?
Yazar adı: Lev Nikolayeviç Tolstoy (L.N. Tolstoy)
Orijinal adı: ЧЕМ ЛЮДИ ЖИВЫ?
Ülke: Rus İmparatorluğu            
Özgün dili: Rusça
Anadilinde 1. Baskı: -
Okuduğum baskı: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 16. Baskı, 2018, 
Çeviri: Koray Karasulu 
Sayfa Sayısı: 86 


****
Bir Tolstoy, bir de Kafka okumadan ölmemek lâzım. En azından ben böyle düşünüyorum. Dünya göçüp gitmek için var olmuşsa, aradaki süreçte buna vakit ayıranlar, belki de insan denen varlığın içindeki gerçek sevgiyi keşfedebilir... Bu derin keşfin en anlamlı hâli ise kuşkusuz edebiyat.

OLAĞANÜSTÜ BİR GECE

Kitap adı: Olağanüstü Bir Gece
Yazar adı: Stefan Zweig
Orijinal adı: Phantastische Nacht
Ülke: Avusturya             
Özgün dili: Almanca
Anadilinde 1. Baskı: 1922
Okuduğum baskı: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 13. Baskı, 2018, 
Çeviri: İlknur İgan 
Sayfa Sayısı: 69 


" Olağanüstü Bir Gece, seçkin bir burjuva olarak rahat ve tasasız varoluşunu sürdürürken giderek duyarsızlaşan bir adamın hayatındaki dönüştürücü deneyimin hikâyesidir. Sıradan bir pazar gününü at yarışlarında geçirirken, belki de ilk kez burjuva ahlakından saparak "suç" işler. Böylece yeniden "hissetmeye" başladığını, kötücül ve ateşli hazları olan gerçek bir insan olduğunu fark eder. İçindeki haz dolu esrime, aynı günün akşamında onu gece âleminin son atıklarının arasına, "hayatının en dibindeki lağımlara" sürükleyecek, varış noktası ise ruhani bir uyanış olacaktır. " (Zweig 2018: Arka Kapak Yazısı)
***

Olaylar biraz karışık yani aslında hepsi tek gecede oluyor ama tek bir geceye nasıl bu kadar psikolojik değişim ve toplumun farklı kesimlerine katılım meydana geliyor, onu olayın baş kahramanı da çözebilmiş değildir bence. Şehit düşen bir yedek subayın masasında bulunan kapalı paketten çıkan sayfalar dolusu anıdan ibaret tüm serüven ama bu tek geceden oluşan anı oldukça fazla psikolojik ve somut parametre içeriyor. Zweig'ın çoğu novellası gibi "Olağanüstü bir Gece" de kısa ama dolu dolu bir anlatıma sahip. Okuyun, okutturun... 

16 Ekim 2018 Salı

BENİM HÜZÜNLÜ OROSPULARIM

Kitap adı: Benim Hüzünlü Orospularım
Yazar adı: Gabriel Garcia Marquez 
Orijinal adı: Memoria de mis putas tristes
Ülke: İspanya              
Özgün dili: İspanyolca
Anadilinde 1. Baskı: 2005
Okuduğum baskı: Can Yayınları, 49. Baskı, 2018, Çeviri: İnci Kut 
Sayfa Sayısı: 94 

"Benim Hüzünlü Orospularım'ın başkişisi, yaşamı boyunca hiçbir kadınla parasını ödemeden sevişmemiş yaşlı bir gazeteci.  Yalnızlığının çaresini günlük, sıradan ilişkilerde aramış bu çirkin ve çekingen ihtiyar, 90. yaş gününde kendine hiç alışılmamış bir armağan vermeye kalkışıyor. Eskiden tanıdığı bir genelev patroniçesi arayıp el değmemiş bir genç kızla birlikte olmak istediğini söylüyor. Patroniçe, onun bu isteğini yerine getirecek, ama yaşlı adam her ziyaretinde "uyuyan güzel" Delgadina'yı seyretmekle yetinmek zorunda kalacak, yaşamının güzünde kendisine böylesi bir oyun oynayan yazgısına boyun eğecek; ne ki bu çok özel ilişkiden o güne değin hiç tatmadığı bir aşk doğacaktır.
Garcia Marquez, yaşlılığın hüznünü olağandışı bir aşkın coşkusuna dönüştürüyor. Belki de ölümü güzelleştirmek için... Ustanın elinden yaşlılığa, cinselliğe, aşka ve ölüme bir güzelleme." (Marquez 2018: Arka Kapak Yazısı)

****
Marquez'in son romanı olmasındandır herhalde bu kitabın yaşlılık hayatına bir pencere açması. Zaten bu özelliğiyle bir ilginçlik, başta kendini gösteriyor çünkü kitabı okuyunca fark ettim ki biz yaşlıların hayatını hiç bilmiyoruz, hiç merak etmiyoruz veya peşin hükümlü oluyoruz bazen onlara karşı. Ruhlarının hâlâ merak uyandırıcı yönleri olabileceğine veya keşfedilmemiş özelliklerinin kaldığına pek ihtimal vermiyoruz. Halbuki onların bizlere göre ne de çok yaşam deryaları var. Burada kasdettiğim göreceli bir yaşlılık değil, net bir yaşlı olma hâli, zira romanımızın baş kahramanı 90 yaşında. Ailesinden kalma bir evde oturan yalnız ama ruhu muntazam derinliklere sahip bir karakter diyebiliriz; bu doksan yaşındaki, hüzün ve tecrübe sahibi fakat aşkı yeni tadan ilginç adam için.  

13 Ekim 2018 Cumartesi

BİLİNMEYEN BİR KADININ MEKTUBU

Kitap adı: Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Yazar adı: Stefan Zweig
Orijinal adı: Bries einer Unbekannten
Ülke: Avusturya             
Özgün dili: Almanca
Anadilinde 1. Baskı: 1922
Okuduğum baskı: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 18. Baskı, 2018, 
Çeviri: Ahmet Cemal 
Sayfa Sayısı: 62 

   
" Stefan Zweig Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu (Brief einer Unbekannten) adlı uzun öyküsünü 1920'li yılların ilk yarısında kaleme aldı.
Bilinmeyen bir Kadının Mektubu'nun kadın kahramanını sadece uzun bir mektubun yazarı olarak tanıyoruz. Kadının hayatı boyunca sevmiş olduğu erkek için kaleme aldığı bu mektubun "gönderen"inin adı yoktur. Mektubun başında tek bir hitap vardır: "Sana, beni asla tanımamış olan sana." Kadın büyük tutkusunu hep bir "bilinmeyen" olarak, tek başına yaşamaya razıdır, bu ask öyküsünde "taraflar" değil, sadece tek bir "taraf" vardır. Böylesine, gerçek anlamda aşk denilebilir mi?
Zweig, okurunu bir kez daha insan psikolojisinde eşine pek rastlanmayan bir yolculuğa davet ediyor. Bu yeni yolculuğun sonunda "mutlak aşk" kavramının şimdiye kadar bilinmeyen kıyılarına varmayı amaçlamış olması da bir ihtimal. "
(Zweig 2018: Arka Kapak Yazısı) 
***

Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu, yalın bir konu barındırıyor özünde, bir o kadar da derin. Kısa ama özü çok karmaşık ki hâlâ kitapta anlatılanın gerçek aşk olup olmadığı sorgulanıyor, çevirmen tarafından bile.  

7 Ekim 2018 Pazar

ŞEKER PORTAKALI

Kitap adı: Şeker Portakalı
Yazar adı: José Mauro de Vasconcelos
Orijinal adı: Meu Pé de Latanja Lima
Ülke: Brezilya          
Özgün dili: Portekizce 
Anadilinde 1. Baskı: 1968
Okuduğum baskı: Can Sanat Yayınları, 130. Baskı, 2018, Çeviri: Aydın Emeç
Sayfa Sayısı: 182 
 
José Mauro de Vasconcelos'un Şeker Portakalı, Güneşi Uyandıralım ve Delifişek isimli kitaplarından oluşan serinin ilkidir Şeker Portakalı. 

- Güneşi Uyandıralım'a buradan ulaşabilirsin.  
- Delifişek'e buradan ulaşabilirsin.  

"Yazarlıkta karar kılıncaya kadar, boks antrenörlüğünden ressam ve heykeltıraşlara modellik yapmaya, muz plantasyonlarında hamallıktan gece kulüplerinde garsonluğa kadar çeşitli işlerde çalışan Jose Mauro de Vasconcelos'un başyapıtı Şeker Portakalı, 'günün birinde acıyı keşfeden küçük bir çocuğun öyküsü'dür. Çok yoksul bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen, dokuz yaşında yüzme öğrenirken bir gün yüzme şampiypnu olmanın hayalini kuran Vasconcelos'un çocukluğundan derin izler taşıyan Şeker Portakalı, yaşamın beklenmedik değişimleri karşısında büyük sarsıntılar yaşayan küçük Zeze'nin başından geçenleri anlatır. Vasconcelos, tam on iki günde yazdığı bu romanı 'yirmi yıldan fazla bir zaman yüreğinde taşıdığını' söyler.

Aydın Emeç'in, güzel Türkçesiyle dilimize armağan ettiği Şeker Portakalı'nın başkahramanı Zeze'nin büyüdükçe yaşadığı serüvenleri, yazarın Güneşi Uyandıralım ve Delifişek adlı romanlarında izleyebilirsiniz."
(Vasconcelos 2018: Arka Kapak Yazısı)

************************
Acıyla tanışan küçük bir çocuğun öyküsü bu; daha acı olansa,  hayal dünyasını tüm detaylarıyla sıcacık ve eğlenceli ilmeklerle ören bir çocuğun acıyla tanıştıktan sonra, hayal dünyasının yok olmasıyla çocukluğunun sona ermesi...

Şeker Portakalı'nı diğer kitaplardan ayrı kılan en özel yanı hakkında çok konuşulmayan şu detaydır bana kalırsa, herkes birgün acıyla tanışır ve hayal dünyası söner, çocukluğu biter. Bazen iyi ve güzel şeyler tarif edilmez...