1 Ekim 2025 Çarşamba

ARADIĞIN ŞEY KÜTÜPHANEDE SAKLI: Yengeç gibi yan yürü...

Kitap adı: Aradığın Şey Kütüphanede Saklı       

Yazar adı: Michiko Aoyama    

Orijinal adı:  Osagashimono Wa Toshoshitsu Made     

Özgün dili:  Japonca  

Anadilinde 1. Baskı: 2020    

Okuduğum baskı: Domingo Yayınları, 2024, 1. Basım  

Çeviri: İrem Akçay        

Sayfa Sayısı: 224 




Aradığın şey Kütüphanede Saklı, hem iç huzur ve dinginlik veren hem de umut ile dolup hayallerimiz için ayağa kalkma cesareti aşılayan, sakin ve çok kalabalıklaşmadan karakterlerle bütünleşmemize izin veren harika bir kitap bence. 5 ayrı hikaye var içinde. Bu hikayeleri birbirinize bağlayan en önemli detay da Halk Eğitim Merkezine bağlı bir kütüphanede çalışan bir kütüphaneci. Bu hanımefendi beş ayrı hikayede de baş kahramanların gelip bir konu hakkında kitap önerisi talebinde bulunduğu ve onlarla kısa ve anlamlı sohbetler eden bir kütüphaneci. Verdiği hayat dersleri öyle her yerden veya herkesten edinebileceğimiz cinsten değil bence. Bu yüzden kitaptaki olay örgüleri çok hoşuma gitmesine karşın en dikkat vererek okuduğum satırlar kütüphaneci Sayuri Hanım ile olan kısa sohbetler, ki bu da kitapta en az kaleme alınan yerler aslında. 


Kitapta 5 hikayeyi birbirine bağlayan esas detay kütüphaneci Sayuri Hanım olmasına karşın bazı ufak başka bağlantılar da var. Mesela bir hikayede yayınevinde çalışan bir editör ile başka bir hikayede yazar olan bir yan karakter ve çizer olan bir ana karakterin ufak bir temasını yakalamıştım okurken çünkü aynı yayınevinden bahsediyorlardı. Bunun gibi detaylar da kitabı daha gizemli hale getiriyor. 

Ayrıca anlatılan 5 hikayede de kendimizden bir şeyler bulabiliyoruz okurken. Kitabın büyüsü belki de tam burada başlıyor. Her hikayenin başında o ana karakteri betimleyen bir kara kalem çizimi olması da kitabı taçlandıran detaylardan bence. Tokyo'da geçen bu beş hikayede de evrensel, çünkü insana özgü, endişeler, hayal kırıklıkları, başarılı olma çabası ve tükenmişlik, ve daha pek çok detay olduğu için Tokyo'ya özgü geleneklere dair de detaylar yakalasam bile çok yakın hissettim kendime. Bu yüzden de elimden gelse herkesin okumasını isterim. Hatta kitap burada beklediğim kadar ünlü değil diye ufak çaplı bir şaşkınlık da yaşadım. Halbuki benim ülkemdeki binlerce insanın hayallerini rafa kaldırıp sevmedikleri işlerine giderken kendilerini iyi hissedecekleri bir kapının onlara iyi geleceğini düşünürüm ki bu kitap da edebi olduğu kadar gerçek hayatlarımız için de bize iyi gelecek cinsten.

* * * * * * * * *  * **  

Her hikayedeki destekçimiz kütüphaneci Sayuri Hanım kendisinden istenen konuda bir kitap listesi verirken içine konudan bağımsız bir kitap ekler ve bu kitap da onu okuyan kişide bir başlangıç ışığı yakar. Bu kitap bazen bir şiir kitabı iken bazen ise yalnızca resimli bir çocuk kitabıdır. Sayuri Hanım kendi insiyatifi ile listeye eklediği kitabın yanına kitabın eki olarak bir keçe yün de verir, kendi ördüklerinden, bu keçeler her zaman farklı şekildedir, bazen bir yengeç şeklinde...  Yengeç gibi yan yürüyerek etrafa bakmamızı hatırlatması için belki de... Sayuri Hanım bu keçeleri sürekli Honeydome kurabiye kutusunda saklıyordu, hatta son hikayede bu kurabiyelerin üretildiği yerden emekli bir baş kahramanımız da mevcut. Bu kurabiyeleri Sayuri Komaçi Hanım'ın çok sevdiği o kadar belli ki internette bu kurabiyelerin gerçekliğini araştırıp bu konuda pek çok yazı olduğun gördüm. 

Sanırım hepimizin zaman zaman, yanında bir keçe örgü eki ile, bize listeyle alakasız bir kitap önerecek bir kütüphaneciye ihtiyacımız oluyor. Honeydome kurabiyelerine yakın bir kurabiye yediğiniz her vakit bunu hatırlayıp o alakasız kitabı kendimize edinelim, bazen durduk yere resimli bir çocuk kitabı kadar gündemimizden kopup bir kitap bile bize bazı kapıları açacak sinyali verebilir, en azından kitaptan edindiğim izlenim bu yönde. Biliyorum, o kitap bahane oluyor ama bazen bazı adımları atmak için o bahanelere tutnmamız gerekiyor. Bunun için bir kitap okumaktan daha kestirme bir yol olabilir mi? Belki de gerçek hayatta bizim için bu kitap "Aradığın Şey Kütüphanede Saklı"dır.   

* * * * * **  ** ** ** *  ** * ** *

İlk hikayede Tomoka isimli yirmilerinin başındaki genç kız, küçük bir yerde yetişip Tokyo'ya gelir ve hayalindeki işe kavuşamadığı ve başarısızlık ve yetersizlik duygularıyla baş ettiği için sevmediği işe devam ederken hayallerinin elinden kayıp gittiğini hissetse bile bunu ailesine göstermek istemediği için memleketine dönemez geri. Bilgisayar dersine katılmak için gittiği halk eğitim merkezindeki kütüphaneci hanımefendiden aldığı kitap listesinin yanı sıra listede gördüğü çocuk kitabı ise ne kadar alakasız hissettirse de başta, kütüphaneci tarafından o listeye özellikle eklenmiştir ve Tomoka için tekrar ayağa kalkma sinyalini verecektir o sıradan görünen resimli çocuk kitabı. 

İkinci hikayede artık otuzlu yaşlardaki bir muhasebecinin hayalini kurduğu antika dükkanını açmak yerine hayallerini bir kutuya kaldırıp hayatına tek başına devam etme çabasını anlatır. Tabii ki herhangi bir sebeple adım attığı kütüphaneden yine bambaşka kitaplar isterken o listeye eklenen bitkilerle ilgili kitabı ne kadar şaşırsa da edinmesi ile işler değişecektir. 

Üçüncü hikayede kırklarının başındaki bir kadının aşık olarak yaptığı editörlük mesleğinden anne olması bahane edilerek uzaklaştırılması kaleme alınıyor. Sanırım birçoğumuzun korktuğu bir muamele bu, yaşanmaması için veya yaşansa bile bunu tersine çevirebilmek için okurların arayacakları gücü bulacakları bir hikaye bu da. Burada, bu hikayede, istek üzerine spoiler vereyim, bu hikayenin sonu mücadele gücünü, meşhur kütüphanecimizin verdiği o listedeki diğerlerinden alakasız olan kitabı okuduktan sonra, bulup tekrar editörlüğe gayet güzel bir yayıneviyle dönmesiyle sonuçlanacak. Bu hikayenin sonunda kendi çabasının yanı sıra kendi hayallerini önemsemediğini sandığı eşinin de ona destek olması sanırım bazen çevremizin aklını okumak yerine destek talebini açıkça dile getirmemiz gerektiğini anlatıyor bizlere. 

Dördüncü hikayede ne eğitimde ne de istihdamda bir yer edinmeyen, otuzlarının başında olmasına rağmen hala aile evinde yaşayan, dolayısyla çok sürpriz olmayacak bir şekilde kendini başarısız hisseden bir karakter çıkıyor karşımıza. Bu hikayede bahsettiğimiz genç kütüphane ile yolu kesiştikten sonra tekrar çizerliğe dönmek için bir işaret bulacaktır, tabii ki çıkış noktası yine liste dışı bir kitap önerilmesi, Sayuri Hanım tarafından. Bu hikayede çizer olan başkahramanımızın arkadaşının yazar olduğunu ve bazı yazarların çıkışını kırk yaşında yaptığını okuyunca heyecandan o sayfayı çevirirken sayfayı yırttım, hala bazen o sayfayı açıp bakarım... 

Beşinci hikayede ise emekli olduktan sonra kendini işe yaramaz hisseden 65 yaşındaki Masao Bey çıkıyor karşımıza. Artık aile evinden taşınmış, kendi ayakları üzerinde duran kızı ile olan ilişkisinin de daha sıcak bir hale evrilmesi, eşi ile olan ilişkisinin de daha uyumlu olması, emeklilik yıllarının kutuda arta kalan kurabiyeler gibi olmadığını anlamasını sağlayacak kadar, diğer yıllarla eşdeğer kıymeti olduğunu anlaması, kısacası tüm bu yolculuğu okumak oldukça keyifliydi. Ben emekli bir insanın boşluğa düşeceğini ve kendi kıymetini, toplumdaki yerini indirgenmiş hissedeceğini hiç düşünmemiştim. Sanırım o günleri göreceksem öncesinden bu kitabı okumam şansım olmuş, ne dersiniz?     

* * * * * * * * *** * * ** 

Kitaptan Alıntılar: 

"Okur, yazarın niyetinden bağımsız olarak yazan kelimeleri kendiyle bağdaştırır ve böylece o okura özgü bir şey ortaya çıkar." (Sayfa 209) 

"O zaman bana yengeç gibi yürümenin ne kadar benzersiz olduğunu, etrafta dolaşırken manzaranın yandan geçip gittiğini ve dünyanın normalden daha büyük göründüğünü söylemiştin. Gerçekten de yana doğru yürümek, insana geniş bir görüş açısı sağlıyordu." (Sayfa 206) 


"Birisinin başka birini düşünmesi ona var olacağı bir yer yarattığı anlamına mı geliyordu?" (Sayfa 161) 

"Çoğunluk bir şeyi kabul etmese bile bunu yapan birileri olduğu sürece o şeyin varlığının korunacağını düşünüyorum." (Sayfa 157)    



* * * * ** * **** * * ** 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder