Kitap adı: Kumdan Sokaklar
Yazar adı: Paco Roca
Orijinal adı: La Casa
Özgün dili: İspanyolca
Anadilinde 1. Baskı: 2009
Okuduğum baskı: Desen Yayınları, 2020, 1. Basım
Çeviri: Pınar Savaş
Sayfa Sayısı: 96
Eşinin çağırdığı yere geç kalınca kestirme olsun diye saptığı sokaktan çıkamayan bir adamın hikayesi bu.
Büyülü bir şekilde sokaktan asla çıkamıyor, sonuna kadar da oradan kurtulup gerçek hayatına dönmenin yolunu arıyor baş kahramanımız fakat bu sadece büyülü gerçeklik türündeki romanlardan fırlayan bir öykü değil, o sokakta başka bir şeyler var, pek çok kitaptaki olaylara gönderme, hayatın koşuşturmasında kaybolduğumuzun sinyalleri, her kahramanın kendine özgü hikayesi, o arşa uzanan otelin postacısının herkese kendisinin yazdığı mektuplar, tüm çalışan kadınların birbirinin kopyası olması çünkü sevdiğini kaybeden adamın sevdiğinin son saç teliyle klonladığı kadınlar, fakat hiçbirinin ona aşık olmaması, sürekli yolculuğa çıkmaya dair korkusunu bastırmak için bavulunu toplamayı bahane eden adam, her gün aynı işi yapan kazan dairesi sorumlusu, daha pek çok detay...
Kalemim şöyle bir eski zamanların Rus yazarının sihirli değneği gibi hareket etse de, her bir karakterin hissettirdiklerini akıtabilsem bu sayfaya, siz onun yerine önce benim yorumumu , sonra da gidip bu kitabı okuyun bence. Ayrıca çizimler olağanüstü bir akıcılık ile çizilmiş.
* * * * ** * *** *** * * *** **
Yazarın kitapları arasından favorim yine Ev olarak kalacak bence, onun çağrıştırdıkları bende çok ayrı bir yerde fakat bu kitapta da bambaşka bir hassasiyet var, dokunulmak istenen yerler var insanın içinde zaten olan fakat unutup modern dünyaya daldığı cinsten. Sanırım yazarın tarzı bu. Aslında duygusal bir hikaye ile boğmuyor insanı, gayet güzel bir olay ele alıp sıragelen olay örgüsünü kurgulayıp hevesle devamında ne olacağını merak ettiriyor fakat bir yandan bu eğlenceli hem de karakterler arası geçişlerle dolu hikayenin içinde koşarken bir yandan da öyle noktalara atıfta bulunuyor ki, hiç belli etmeden, satır aralarında, alttan alta, oralar bana öyle bir dokunuyor ki, kitap boyu olayları yaşarken bir yandan da düşüncelere dalıyorum, tıpkı gerçek hayattaki koşuşturmacaların içinde yaşarken olduğu gibi...
Girdiği sokaktan çıkamayan başrolümüzün bu sokaktaki bir otelde kalmaya başlaması ve tanıştığı herkesin farklı huyları ve farklı davranışları ile baş kahramanımızı sürekli şaşırtması üzerine gelişiyor hikaye baştan sona. Bu sırada sürekli sokaktan çıkmanın yolunu arıyor bizim adam. Karşılaştığı bu benzersiz karakterlerle ilgili birkaç yorum bırakıyorum aşağıya:
* * ** * * * *** * *** * *
Kitapta barınan absürt ötesi karakterler, fantastik bir olay örgüsü, karakterlerin gerçek dışı çizdiği çizgide aslında gerçek hayatta unuttuğumuz önemli değerleri hatırlatmaları, kitaptan çıkarılması gereken birden fazla ana fikir olduğunu gösteriyor bana kalırsa. Öncelikle hayalimizdeki hayatı isterken onun yerine modern dünya için koşturup durduğumuzu fark edelim diye bence bir silkeliyor kitap. Sonrasında ise bu büyülü sokaktan dışarı çıkamadıkça o sokaktaki insanların yaşamına özendiriyor. O dinginlik ve kendini tekrar eden davranışlar silsilesinin içinde her adımın farklı bir manası dile geliyor adeta. Sürekli herkese posta dağıtan kadının yalnızlığını paylaşmak için yazması ise en önemli yerdi bence. Zaten bazı yorumlarda o postacının o sokaktaki gerçeklikte adamın dış dünyadaki karısının paralel evrendeki hali gibi bir dönüşümü olduğunu okumuştum ki bence yerine bir yorum olmuş.
O sokakta baş başkahramanımızın kimliğini çalan bir adam var, başka isimle nitelense de çizimden görüldüğü üzere baş kahramanımızın aynısı ve hatta onun ceketinden çıkıp gidiyor, işte o adam bizim baş kahramanıımızın kimliği ile sokaktan çıkarsa baş kahramanımız sonsuza kadar sokakta hapis kalacaktır, bu yüzden o hırsızdan önce oradan çıkmalıdır. Tabii ki bu bahsi geçen hırsız, baş kahramanımızın tıpatıp aynısı olması sebebiyle başka özünde başka bir meselenin metaforudur ve bize romanda karakterin aynası olarak vücut bulmuş hali ile görünür. Bunun gibi pek çok detay ile karakterlerin her birinin bambaşka bir olguyu temsil ettiğini görüyoruz. Bu sebeple çeşitlilik hakim romana, mesajlar karakterlerin absürt davranışları aracılığıyla okura sunulmuş, dolayısıyla edebi yönden kitabın çok soyut ve derin bir karmaşası olduğu aşikar. Öyle ki, kitabın bağlamının bu kadar güçlü olmasından sebep, Paco Roca muazzam bir yazar.
* * * * * ** * * *
Öte yandan adam sürekli buradan kurtulmaya çalışıyor. Bunun için kaldığı otelde bulduğu, sokağın haritasını istediği adama parasını ödemek için gittiği başka bir otel sakininin sürekli her yere kendi portresini çizdirmesi bence biraz hüzünlü bir egoist insan güzellemesi içeriyor, kara mizahla bazı kişilikleri yermek ile herkesin hikayesi farklıdır tabii geçmişini bilemeyiz gibi iki ayrı uçtaki yorumlar arasında gidip geliyorum.
Dile gelmesi gereken en önemli detaysa adamın sonlarda bu tüm çıkmaz sokağa su basmasına neden olması ve kitabın yine fantastik kitaplara yakışan bir sonla noktalanması. Okuyun, okutturun efendim, pek çok edebiyat ustasının meşhur eserlerine dair esinlenişler de okuduğumuz bir metinlerarası gidiş hakim kitaba, belki benim ve pek çok okurun yakalayamadığı bir kitaba daha gönderme yakalarız hep birlikte...
* * * * * * * * * ** *** *
* Kumdan Sokaklar ile ilgili özgün ve kendi şahsına münhasır metnimi burada sonlandırıyorum, orada bu yazıyı okuyan birileri varsa ve her ne zaman okuduysa umarım içimden geçenleri kelimelere döktüğüm bu sayfayı beğenir. Kitaptaki postacı kız gibi yalnız hissettiğim için yazıyorum belki de ben de, her kitapta ben de bambaşka bir histen beslenip devam ediyorum, öyleyse bir başka kitapta görüşmek üzere... *
* * * * * * * * * ** *** *
Kitaptan Alıntılar:
"İnsanlara neler hissettiğimi anlatmaya ihtiyacım var. Kendimi yalnız hissettiğim için yazıyorum." (Sayfa 60)
* * * * * * * *** * * * * **** * *
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder