Kitap adı: Algernon'a Çiçekler
Yazar adı: Daniel Keyes
Orijinal adı: Flowers for Algernon
Özgün dili: İngilizce
Anadilinde 1. Baskı: 1966 (İlk kez 1959'a bir dergide yayımlanmıştır.)
Okuduğum baskı: Koridor Yayınları, 2024.
Çeviri: Handan Ünlü Haktanır
Sayfa Sayısı: 325

Hiç kendinizi çevrenizdeki kimseyle bir türlü hizalanamamış hissettiniz mi? Ya da o hizalanmayı ve çabasız uyumu yakaladığınız tek insanın tüm hayatınız boyunca yanınızda kalması için ne kadar çabalasanız da, dünyanın en zeki veyahut en zekadan noksan insanı da olsanız, spektrumun her iki ucunda da ellerinizden kayıp gideceğini ve onun bu derin yıkımdan haberdar olmayacağını fark ettiniz mi? Peki yalnızlık? Kah fırındaki çalışanla, kah annenizle, kah profesörlerle sohbet edebiliyorken farkındalığınızın kendi uyumsuzluğunuz üzerine odaklandığını ve çaresizliği, duygusal yıkımın ve sevgi açlığının bilgi ve zeka düzeyinin her seviyesinde kendini, çocukluğunuzun silüetine bürünmüş gibi daima hatırlattığını deneyimlediniz mi hiç? Sanırım ben bunları yaşıyorum bir süredir ve beraberinde de bu kitabı okumam da tesadüf olmasa gerek. İşte, Charlie'nin yaşadıkları, somut olayları ve hikaye akışını bir kenara bırakırsak, tam da bunlar. Seni anlıyorum Charlie, anlamamayı dilerdim. Dilerim ki bir gün seni anlamam Charlie... Peki yalnızlık?
* * * * * * * ** ** *** ** * *
Charlie Gordon... Ona hep anlayışlı yaklaşan babası Matt, kızı için oğlunu gözde çıkarmak zorunda kalan anne Rose, olan biteni büyüyünce idrak edecek olan kız kardeş Norma... Charlie'nin üstün zekalı iken yayınladığı o mühim rapor: "Algernon-Gordon Efekti", hikayenin ilk mekanı: Bay Donner'in fırını, hikayenin son mekanı: Warren Devlet Bakımevi ve Eğitim Okulu... Peki yalnızlık?
* * * * * * * * * * ** * ** *
Charlie isimli genç adam toplumun normal olarak nitelendirdiği zeka seviyesinin altında bir IQ ile dünyaya gelmiş ve kız kardeşine zarar vereceğinden korktuğu için annesi tarafından, henüz çok küçükken evden uzaklaştırılmıştır. Bir fırında ayak işlerine bakarak kendi kendinin geçimini sağlıyor ve çevresindeki insanların da , bilhassa fırının sahibi, desteği ile hayatını idame ettirebiliyordur lakin gerek iş arkadaşlarının ona sürekli gülmesi gerekse toplum tarafından kabul görmemesi sebebi ile inkar edilemez gerçek topluma ayak uydurma konusunda hep bir engeli olacağıdır ki düşük seviyede zeka ile yaşayan bir yetişkin için de bu normal varsayılmıştır. Lakin Charlie'nin, onun deyimiyle, akıllı olmak gibi süregelen bir arzusu ve herkesle aynı olarak arkadaş edinebilme hevesini net bir şekilde gözlemleriz okuyucu olarak, net bir iyilik, saflık, yalnızlıktan rahatsızlık, arkadaş edinme uğruna kendine gülünmesine ses çıkarmama çizgisi gözlemleriz Charlie'de.
İleri gelen bilim adamlarından oluşan bir güruh, zeka seviyesini bir ameliyatla yükseltecek bir ameliyat için önce Algernon isimli fareyi hemen ardından da Charlie'yi denek olarak seçerler. Roman da bilhassa Charlie'nin ilerleme raporları üzerine kuruludur, günbegün yazısı düzelir, ameliyat sonra bellek ve zeka düzeyi inanılmaz bir hızla artış gösterir. Charlie'nin küçük ve masum bir çocuk gibi yazım yanlışları ve küçük bir dünyadan hayata bakışı ile yorumlayarak yazdığı günlükler zamanla önce normal zekada, ardından ise inanılmaz üstün zekalı bir insanın yazılarına dönüşür. Öyle ki kitabın ortalarında Charlie'nin bilimsel yorumlarını anlamakta zorlandığım satırlarla karşılaştığımı inkar edemeyeceğim. Tahmin edeceğiniz üzere, zaten ileri zekalı olmaya başladığı sıralarda çalıştığı fırından ayrılır ve zaman geçtikçe bilim adamlarının sohbet ederken korkar olduğu bir dahiye dönüşür.
Fakat bu devran tekrar dönecek midir? Peki yalnızlık?
Zeka seviyesi hızla yükselirken duygusal zekasıyla uyumlanmakta bir hayli zorluk yaşar Charlie, öyle ki aşık olduğu kadın Alice ile önce kendisi üstün zekalı olduğun için sonrasında ise tam tersi sebebiyle kavuşamazlar, ancak ikisinin denk olduğu bir zamanda ruh eşinin hayatında özgürce olduğunu görürüz, Benjamin Button'ın fiziksel değil zeka seviyesi anlamında hizalanması gibi düşünebilirsiniz belki de bu uyum arayışını.
Zeka seviyesi alışılagemiş dahilerin bile üzerine çıkınca bu kez gerek kibirden gerek kıskançlıktan yine çevresi tarafından kabul görmemeye başlar Charlie. Zaten bu yalnızlık ve kabul görmeme hali üstün zekalı da olsa düşük zeka seviyesine de sahip olsa Charlie'nin yakasını hayatı boyunca bırakmaz. İlerleme raporu olarak adlandırılan ve roman boyunca aslında Charlie'nn gözünden Charlie'nin günlüğü olarak okuduğumuz bu sayfalarda da Charlie'nin iç huzurunu bu sebepten bir türlü bulamamasını yazar öyle güzel bir akışta aktarmış ki Daniel Keyes'e hayran kalmamak elde değil.
Lakin hikaye böyle akıp giderken deney faresi olan Algernon'un zekasında ani yükseliş kadar hızlı bir ani düşüş gözlemlenmeye başlayınca işler tepetaklak olur. Charlie henüz zeki iken Algernon-Charlie efekti isimli bir rapor yayımlayarak ameliyatta nelerin ters gittiğini bulur ve henüz üstün zekalı iken kurtulmanın yollarını da arar fakat bilim dünyasında ilerideki deneylerde yardımcı olabilecek bulguları edinse bile kendi hayatı için bu çözümlerin yetişmeyeceği aşikardır ve kendi sonununu tekrar düşük IQ'lu Charlie'ye varacağını anlaması ile hem Charlie hem de ben okurken yıkıldık. Yine de bir umut belki öğrenerek ve okuyarak belli bir seviyede kendini tutabilir diye düşünüp çabalarken hızla bir dahiden normal zeka seviyesine sahip standart bir insana dönüşür. Bu dönüşüm ile birlikte kısa süreliğine Alice ile yani hayatının aşkı ile hayatını paylaşmasına da olanak sağlar esasen fakat bu düşüş onu o kadar sarsar ki zamanla çekilmez ve aksi bir adam haline gelir, öyle ki ona hak vermemek olasılık dahilinde bile değil çünkü hiç sahip olmadığı bir şeye sahip olmak istediği zamanları düşününce şimdi elde ettiği hatta hayallerinin ötesindeki zekayı kaybetmek nasıl bir yıkımdır, tahmin etmek çok güç.
Charlie tekrar çalıştığı fırına dönemeyeceğini anlayınca henüz zeka seviyesi normalken özel insanlar için hizmet veren Warren Devlet Bakımevi ve Eğitim Okulu'nu sanki orayı satın almak isteyen bir ziyaretçi gibi ziyaret eder. Oraya döneceğini ve sonunun tekrar oradakiler gibi olacağını düşünmek nasıl bir çaresizliktir, işte bu empati ihtiyacını yazar çok yerinde ve ince ince işleyerek aktarmış biz okuyuculara.
* Devamı spoiler içerir: *
Normal zekada bir insana dönüşene kadarki süreç, bu andan düşük seviyede bir zekaya sahip insana tekrar dönüşmesi kadar yıkıcı bir süreç olmaz elbette. Kitabın sonuna kadar hep bir umut normal seviyelerde kalmasını bekledim fakat maalesef Charlie ilk sayfalarda tanıştığımız insana, bu kez bir de ellerinden yitirdiği şeyin farkında olduğu için yüreği paramparça bir şekilde dönüşür. Tekrar zeka kaybı fakat bu kez hiç geçmeyecek bir duygusal yıkım ile birlikte...
İlk başlarda kimseyi görmek istemeyip kendi evinde yaşar ve en sonunda oraya gitmesi gerektiğini anlayınca kalkıp o bakımevine gider. Pes edip gidişi öyle başarılı anlatılmış ki bu süreci okurken en duygusuz dahinin bile gözünden bir damla göz yaşı gelmesi kaçınılmaz.
Peki yalnızlık? İlerleme raporlarındaki son notunda ise Algernon'a çiçekler bırakılmasını istediğini ve kolay arkadaş edinmek için insanların ona gülmesine ses çıkarmaması gerektiğini yazar. İşte bu da insanoğlunun özetidir, dahi de olsa düşük seviyede zekaya da sahip olsa insanın sevgiye, sevmeye ve sevilmeye, kabul görmeye olan ihtiyacı hiç bitmeyecektir. Bize de Charlie'nin dahi iken sunduğu hipotezi kalır: İnsan ilişkilerini dışlayan bir beyin sadece acıya sebebiyet verir...
* * * * * ** *** ** *
Bu kitap yorumum, tüm unvanların en güzelini almaları temennimle beraber, kırıp döken bazı dahilere, birgün okumaları dileklerimle...
Hiç kendinizi çevrenizdeki kimseyle bir türlü hizalanamamış hissettiniz mi? Peki yalnızlık?
Daha iyi çok az bilimkurgu anlatımı vardır. Daniel Keyes kalemi sihirli yazarlardan.
* * * * * * ** * *** * ** * **
Kitaptan Alıntılar:
"Eğer akıllıysan sohbet edecek bir sürü arkadaşın olur ve hep öyle yapayalnız kalmazsın." (Sayfa 22)
"Evime, o yalnızlık kokan odaya gitmekten nefret ediyorum." (Sayfa 77)
"Şimdi herkes bana ne kadar farklı görünüyor. Meğer profesörlerin entelektüel birer dev olduklarını düşünmekle ne kadar aptalmışım. Onlar da birer insan, hem de dünyadaki diğer insanların bunu fark etmesinden korkan insanlar... Ve Alice de bir insan - o bir kadın, bir tanrıça değil - ve ben yarın akşam onu konsere götürüyorum." (Sayfa 107)
"Bir terimi ancak ve ancak hiç kimse onun ne anlama geldiğini anlamadığı müddetçe kullanın. İstisnai, spektrumun her iki ucuna da atıfta bulunuyor, demek ki ben tüm hayatım boyunca istisnai olmuşum." (Sayfa 163)
"Basit insan ilişkilerine hasretim." (Sayfa 224)
"Size şunu hipotez olarak sunuyorum: Sevgi alma ve sevgi verme yeteneğinden yoksun olan zeka, zihinsel ve ahlaki çöküşe, nevroza ve muhtemelen psikoza bile yol açar. Ve ben-merkezci bir amaca odaklanan ve insan ilişkilerini dışlayan bir beynin, sadece şiddete ve acıya neden olacağını da eklemek istiyorum." (Sayfa 263)
"Dualarımı-bütün bu yıllar boyunca O'nun dualarımı duymadığını düşünmüştüm, ama meğerse O beni hep dinliyormuş, sadece O'nun iradesinin gerçekleşmesi için, O'nun zamanlamasını beklemek gerekiyormuş." (Sayfa 280)
"Bu birbiriyle kaynaşmanın ve birbirini tutmanın denge ağırlığıydı. Bir gemideki insanlar bir fırtına esnasında nasıl ki denize düşmemek için birbirlerinin ellerine yapışırlarsa, bedenlerimiz de hiçliğe doğru süpürülmemek için beşer zincirinin bir halkasını oluşturmak üzere birleşmiş ve kaynaşmıştı." (Sayfa 308)
"İnsanların sana gülmesine ses çıkarmazsan daha kolay arkadaş bulursun." (Sayfa 325) (Not: Charlie'nin ilerleme raporundaki son sayfasından...)
* * * * *** * ** *** * **** * *
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder