9 Mayıs 2024 Perşembe

AĞAÇLARIN GİZLİ YAŞAMI

Kitap adı: Ağaçların Gizli Yaşamı 

Yazar adı: Peter Wohlleben  

Orijinal adı: Das geheime Leben der Baume

Özgün dili: Almanca

Anadilinde 1. Baskı: 2015  

Okuduğum baskı: Kitap Kurdu Yayınları, 2021, 11. Baskı 

Çeviri: Ali Sinan Çulhaoğlu   

Sayfa Sayısı: 234 




































"Ancak ağaçları anlayabilen bir insan onları koruyabilir." (Sayfa 227, Bölüm: Teşekkür)
* * * * 

Okuduğum en ilginç kitaplardan biriydi. Ormancılık mesleğine sahip yazarımız, idaresinin kendisine verildiği Hümmel Ormanı ile ilgilenirken gözlemledikleri ve zaten mesleği gereği öğrendikleri ve daha nice ilginç bilgileri ve keşiflerini bu kitapta toplamış. "Ağaçların Gizli Yaşamı" kitabı hakkında yazmak istediğim o kadar çok yorum var ki hangisinden başlasam bilemiyorum; bundan sebep, öncelikle okumanızı tavsiye edeceğim kitaplar arasında ilk sıralarda bir yer aldığını yazarak başlamak istiyorum cümlelerime.  
 
Üstelik pek çok kaynaktan referans da sunuyor, bu yüzden son derece bilimsel ve dayanaklı bilgiler barındırıyor kitap ki bu çok değerli bir detay çünkü dayanaksız hiçbir bilgi yok. Ayrıca son derece neden-sonuç ilişkili anlatımı ile hiç bilmediğim bir dünyayı tanıtmasının çok kıymetli olmasının yanı sıra pek fazla bilgimin olmadığı bir konuda hiç zorlanmadan neler neler öğrendim, tahmin edemezdim. 


Öte yandan yazarın konuşma dilindeki anlatım tarzı ve çeşitli metaforlar ile bizi bitkilerin büyülü dünyasına alması çok keyifli bir okuma süreci geçirmemi sağladı. Yazara çok minnettarım, böyle sıradanlıktan uzak ve hem genel kültür konusunda çok fazla ilginç bilgi ile ilerlememi sağladığı hem de eğlenceli anlatımı ile roman dışındaki kitaplara yıllar sonra tekrar ısınmamı sağladığı için. 


Kitaptan alıntı: "Bir zincir en fazla en zayıf halkası kadar güçlüdür. Bu eski zanaatkar deyişini ağaçlar bulmuş olabilir. Bunu içgüdüsel olarak bildikleri için de, birbirlerine kayıtsız şartsız yardımcı olurlar."(Sayfa 28, Bölüm: Sosyal Yardım) 

* * * * * * * * * * * *  

Başka bir kitabı daha varmış Peter Wohlleben'in, tahmin edersiniz ki onu da okumak için sabırsızlanıyorum. Kitabı okurken çok beğenmemin ve bana kattıklarının yanı sıra aynı yazarın başka kitaplarını da okumak noktasındaki bu hevesimin sebeplerinden birisi de kitabı okuma sırasında sürekli kendimi öğrendiğim yeni bilgileri çevremle paylaşma isteği içinde buluşumdu ve bunu yaparken de en sıra dışı olanları paylaşmaya tabii ki özen gösteriyordum. Bu yazıda da bunlardan birkaçına kısaca değindim tabii ki. 

Örneğin, siz ağaçlar arasındaki iletişim ağının, ki kitapta bu şebeke "wood-wibe-web (orman internet ağı)" şeklinde tasvirlenmiş,  nasıl bir işleyişi olduğunu biliyor muydunuz? Ağaçların kimyasal sinyallerle birbirlerini tehlike anlarında uyardıklarını duymuş muydunuz? İşte ben bu orman düzenini ve dahası orman yerine tek başına şehirde yaşayan, kitaptaki tabiriyle "sokak çocukları"nın tek başına hayatta kalırken ormandakilere nazaran sahip oldukları dezavantajları bu kitaptan öğrendim ve bu değişik konulardaki bilgilerin detaylı halleri için de kitabın arkasındaki referans bölümünden akademik yayınları bulabiliyoruz. 

Kitabın önsözünden önce eklenen sunu kısmına "Yaprak Dede" ismiyle bilinen Ali Nihat Gökyiğit'in bir metni eklenmiş ki kendisinin bu kitap üzerinde fikirlerini paylaştığı bu kısa yazıyı okumanızı tavsiye ederim. Keyifli okumalar.... 

* * * * * * * * * * * 

Kitabın içeriğinden biraz bahsetmek istiyorum. Eğlenceli isimleri olan kısa kısa birkaç bölümden oluşuyor kitap. Bölümlerin isimleri hem keyifli hem de anlamlı seçilmiş. 

Kitabın bahsettiğim bölümleri şu şekilde isimlendirilmiş: 

"Arkadaşlıklar, Ağaçların Dili, Sosyal Yardım, Aşk, Ağaç Piyangosu, Yavaş Yavaş, Orman Adabı, Ağaç Okulu, Hep Birlikte Daha Kolay, Gizemli Su Taşıma, Ağaçlar Yaşını Saklamaz, Meşe mi Sulugöz mü?, Uzmanlar, Ağaç mı Değil mi? Karanlığın Krallığında, Karbondioksit Süpürgesi, Tahtadan Klima Cihazı, Su Pompası Orman, Senin mi Benim mi?, Toplu Konut Projesi, Biyolojik Çeşitliliğin Amiral Gemileri, Kış Uykusu, Zaman Hissi, Karakter Meselesi, Hasta Ağaç, Işık Olsun, Sokak Çocukları, Tükeniş, İstikamet Kuzey!, Epeyi Dirençli, Fırtınalı Zamanlar, Yeni Bireyler, Sağlıklı Orman Havası, Orman Neden Yeşildir?, Zincirden Kurtulmuş, Biyolojik robot?

* * * * * * * * * * * 

İsimlerden de tahmin edeceğiniz üzere ağaçların sosyal hayatı da yaşam mücadelesi de doğal hayata mani olan tek canlı türü olan insanın zararlı etkileri de ve hatta ağaçların aile arkadaşlık ilişkiler, toplum hayatı da mevcut bu kitapta. Hangi ağaç neyi sever, nasıl yaşlanır, ağaçların duymasak da çıkardıkları ses ve mucizevi başarıları okurken hayret ettiren detaylarla bezenmiş. 

Aslında hepimizin bildiği fakat hazır bu kitabın içinde de yer verildiği için bahsetmek istediğim bir nokta da tabii ki ağaçların ve doğadaki diğer canlıların arasındaki ilişkiler üzerine olacak: Pek çok canlı türü arasında hem yarar hem zarar veren bir ilişki var ve ağaçların bu düzen içinde uzun yıllar hayatta kalması ve sağlıklı yeni nesiller bırakması gayet olası. Mesela mantarlar: Hem zarar veriyor ağaçlara hem de iletişim konusundaki ağaçların yavaşlığını süspanse ediyor. Demek ki doğayı kendi halinde bıraksak olumlu-olumsuz dengeyi kendisi kuruyor. 

Doğanın tolerans gösteremediği veyahut denge içinde kalamadığı tek canlı türü insanlar... Yazar bu kadar acımasız söylemese de hepimiz görüyoruz ve biliyoruz ki günümüzde, maalesef, biz ne yapsak, hiç abartısız, zararı dokunuyor doğaya. Hiç dokunmasa insanoğlu, müdahale etmese, yer değiştirme konusunda söz sahibi olmasa, ağaçların düzeni o kadar muazzam ki hiç hareket etmez dediğimiz ağaçların rüzgar sayesinde yönünü tayin edip gelecek nesillerin tohumlarının yaşayabileceği uygun iklimlere gönderdiğini fakat insan müdahalesi devreye girdiğinde kendine uygun olmayan iklimde yetişen ağaçların kendi türünün diğer örneklerine kıyasla daha zayıf ve kısa kaldığını artık öğrenmeliyiz.  


Kitaptan alıntı: "Küçük, bölgesel yangınlar çıkaran yıldırım düşmesi olaylarının sayısı o kadar azdır ki, Avrupa ağaç türleri onlara hiç uyum sağlamamıştır. Bir dahaki sefere bir orman yangını haberi duyduğunuzda sebebe dikkat edin. Sebep, çoğu kez insanoğludur.(Sayfa 194, Bölüm: Fırtınalı Zamanlar) 


* * * * * * * * * * * * 

Kitaptan edindiğim çok sayıda öğreti oldu, çıkardığım bazı dersler oldu; o yüzden en azından sadece birkaçını kısaca anlatabilmek istiyorum: 

Aslında bitkilerin sesi varmış. İnsanoğlunun duyamaması onların sesi olmadığını göstermiyormuş. Hiç bu açıdan düşündünüz mü? Ben de düşünmemiştim. Burada bizim duyamadığımız "ultrasonik" seviyede bir sesten bahsediyoruz ve en çok da susuzluktan tabiri caizse çığlık atan ağaçlardan bahsediyor yazar. Buralarda hayvana benzer özellikler yakalamaya başlıyoruz zaten. 

Ayrıca ağaçlar bulundukları ormanda birbirlerini tehlikelere karşı çeşitli yollarla, elektrik sinyali veya hava, uyarırlarmış fakat bu uyarı pek tabi yavaş ulaşırmış diğer ağaçlara çünkü ağaçların doğası gereği hayatı bize göre her alanda çok yavaş; büyümesi de yavaş, uyarıyı iletmesi de, hatta ölümü de geç, ki ağaların ömrü en az birkaç insan ömründen başladığı için onları incelemek bir insan ömrüne sığmıyor ve doğal olarak biz onların yaşamlarını ve hatta minimum düzeydeki hareketlerini ve daha pek çok yaşamsal hamlelerini gözlemleyemiyoruz.  


Kitaptan alıntı: "Eğer bir ağaçsanız, yavaş büyümek, uzun yaşamanın anahtarıdır." (Sayfa 100, Bölüm: Karbondioksit Süpürgesi) 

Bu uzun hayatın kaç yaşına dayandığını anlamanın da elbet yolları varmış. Tabii ki bir bilim adamı bunu anlar fakat benim demek istediğim şu; sıradan bir insan olarak da ağaçlara bakınca kayınların dallarındaki yumru sayısının ağacın yaşına eşit olması gibi bilgilerle tahminde bulunabiliriz. Ayrıca kitapta geçen bazı detaylar, yaşlandıkça ağacın enine büyümesi ve kırışıklık diye nitelendirebileceğimiz çizgilerinin çoğalması gibi, onları tanımaya başlasak tahmin ettiğimizden daha çok ortak özelliğimiz olduğunu gösterecek bizlere. 


Kitaptan alıntı: "Bazen düşünüyorum da, hayvanlara birçok yönden ne kadar benzediklerini şüphe götürmez biçimde tespit edebilseydik, ağaçlara ve diğer bitkilere daha çok saygı gösterirdik." (Sayfa 87, Bölüm: Ağaç mı Değil mi?)


Ayrıca meşe, kayın, ladin gibi ağaçların ayrı ayrı davranışlarını da okuma fırsatım oldu bu kitap sayesinde. 

Ağaçların köklerinin bir nevi beyin görevi gördüğü çünkü ağaçların öğretme yetisi olduğundan da bahsediyor yazar fakat diğer bilgilerin referansları çok net iken bu hafıza becerisi konusunda araştırmacıların şimdilik şüpheci olduğunun altını çiziyor.  

Aslında o kadar mucizevi bir dengesi var ki ağaçların, kesilmeden yani doğal yollarla ölen ve devrilen bir ağacın devrilmiş gövdesi bile büyüme macerasının başlarındaki ağaçlara besin kaynağı oluyor, yazarın yazdıklarına göre. Ne yazmıştı yazar, birinin çöpü diğerinin hazinesi.... Bu dengeyi diğer canlılar da tamamlamış muhteşem ölçülerde, kuşların ağaçlara verdikleri zarar bile bu dengenin içinde, kimi evi yapıyor ağacı, kimi ise besinine ortak. Kısacası, insan dışında tüm canlılar için orman, kendi içinde muazzam ölçü ve dengenin hüküm sürdüğü bir ev. Ağaçlar da bu evin temeli. Tabii, sokak çocuğu olarak tabir edilen, orman dışındaki tek tabanca olan ağaçların da öyküsü okuması keyifli bir yaşam mücadelesi.  


Kitaptan alıntı: "Çünkü bir ağaç yalnızca kendisini çevreleyen orman kadar güçlü olabilir.(Sayfa 27, Bölüm: Sosyal Yardım) 


Tabii, sokak çocuğu olarak tabir edilen, orman dışındaki tek tabanca olan ağaçların da öyküsü okuması keyifli bir yaşam mücadelesi.. Onlar yaşlı ağaçların rehberliğinden mahrum kalıyorlar fakat bence şehirlerde onlara muhtacız. Özellikle o bölümü okumanızı tavsiye ederim. Ağaçlar, rüzgar ve başka çeşitli yollarla tohumlarını kilometrelerce uzaklara aktarırken aslında neslin devamını sağlama ve neslin kurumasını önleme amacı güder ve aynı zamanda kendine uygun iklime o tohumları gönderirlermiş aslında. Biz insanoğlu ne nerede yeşerir diye düşünürken onlar kadar içgüdü ve öngörü sahibi olmadığımız için, ağaçlardan öğrenecek ne de çok şey var. 

Kitaptan alıntı: "Şehirli ağaçlar ormanın sokak çocuklarıdır." (Sayfa 165, Bölüm: Sokak Çocukları) 


* * * * * * * * * * * * 

Ağaçlara dair daha pek çok yaşanmışlığı okudum bu kitapta fakat satırlarımı sonlandırıyorum çünkü devamını sizlerin okuma zevkinize bırakıyorum. Her sayfa onların dünyasını daha yakından tanıma isteği uyandırıyor. Kitaba ve yazara son derece samimi şekilde takdirimi sunuyor ve herkesin okumasını bir kez daha tavsiye ediyorum. Bu kitabı bana hediye ederek ağaçların dünyasına karşı hiç sahip olmadığım bir bakış açısı kazanmama vesile olan teyzeme teşekkür ederim. İyi ki okumuşum dedirten "Ağaçların Gizli Yaşamı"na olan yorumumu burada noktalıyorum.... 


Kitaptan alıntı: "Yaban domuzu bir meşenin kabuğunu kaşınmak için kullanıyorsa bu, meşenin umurunda değildir." (Sayfa 76, Bölüm: Meşe mi Sulu göz mü?) 


* * * * * * * * * * * * *




 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder