5 Mart 2024 Salı

PARANOYA

Kitap adı: Paranoya 

Yazar adı: Anna Katharine Green

Orijinal adı: Room Number 3 and Other Detective Stories  

Özgün dili: İngilizce

Anadilinde 1. Baskı: 1913 

Okuduğum baskı: Tutku Yayınevi, 2013, 1. Basım              

Çeviri: Oğuz Balım        

Sayfa Sayısı: 345    



"Bu kapının ardında ne var? Diğer hepsini açtın, neden bunu pas geçtin?
(Sayfa 9)

 

"Ben şunları söyleyene kadar gitme. Genç bir kız her zaman istediği şeyleri bilemez. Görmezden geldiğin kalp binde bir. Senden kaçmasına izin verme. Tanrı bir kadına böyle bir aşkı iki kez vermez." (Sayfa 313)


* * * * * * * * *


Polisiye edebiyatı türünden olan Paranoya dedektiflik romanı yazarlarından Anna Katharina ile tanışmamı sağladı. Kitabın kapağında da yazıldığı gibi gerçekten de Sherlock Holmes sevenlerin elinden bırakamadan bitireceği türde akıcı ve merak uyandıran bir roman. İçinde 7 hikaye mevcut: "Üç Numaralı Oda", "Beauchamp Mahallesi'nde Bir Gece Yarısı", "Yakut ve Kazan", "Küçük Metal Halkalar", "Kalpteki Haz'ın Merdivenleri", "Ametist Taşı Kutusu", ve "Griler İçindeki Kadın". Derinlerde gizli duygulardan sebep atılan adımlar, cinayeti kim işledi soruları, yakutu kim çaldı, yangını kim çıkardı, hayalet kadın kimdi.. 


Kısacası kafanız çok doluysa ve düşüncelerinizden uzaklaşmak istiyorsanız, kafanızdakileri bu gibi sorularla yer değiştirerek, kısa süreliğine de olsa sayfaları çevirirken yaşadığımız gerçeklikten uzaklaştıracak bir kitap ve basit diliyle de kafası doluyken bile okur ile bütünleşebilen türde hikayelerin bir araya geldiği bir kaçış oldu kendisi benim için. Bu yüzden yazara teşekkürü borç bilirim:) Lakin edebi açıdan o çok güçlü romanlarla kıyaslamamak gerekir bence çünkü sade ve yalın anlatımının yanı sıra tasvirleri de sonuca götüren cinsten amaca odaklanmış cümlelerle sıralanmış. Olay örgüsünü anlatılan mekanda geçen görselliğiyle kafamda canlandırmam için yeterli oldu gerçi. Bu açıdan en favori kitaplarım listesinde değil bu kitap. Yine de yazarın sürpriz sonlu hikayeler için donattığı, birbirinden ilginç kurgular okumaya değer.  

Öte yandan yazara bir parantez açmak şart: Çok fazla kitabı olan, oldukça meşhur bir yazarmış kendileri. Bu kadar geç tanıştığım için burukluk hissetmekle birlikte, kaleme aldığı diğer eserlere de merak beslememi sağladı bu kitabı.  

Kafamdaki sesleri susturamadığımda yardımcı olan, yormayan fakat düşüncelerimi örterek kendine yer açmayı başaran kitaplardan. Bu yüzden, eğer şu an bu yazdıklarımı okuyorsanız ve böyle bir ruh halindeyseniz elinize alın. Her kitabın doğru zamanı olduğu gibi bu kitabı da ne zaman okumanız gerektiğine iyi düşünüp karar vermeli. Her insanın da hayatımıza girmesi için doğru ve yanlış zamanı vardır gerçi, tıpkı kitaplar gibi. eğer yanlış zamanda dahil olurlarsa bize, son sayfayı göremeden unutuverebiliriz onları da; bizim hikayemizdeki son durağa henüz varamadan, başka yolculukların amansız duraklarında... 

Bu romanda da kimi hikayelerinde, yanlış zamanda yanlış düşünceler yanlış insanların beyinlerine hücum edince gelişen olayları okuyoruz, yoksa üç numaralı odada belki de tüm o yazılanlar yaşanmazdı, kim bilir?  

 * * * * * * * *


Favori hikayem elbette "Ametist Taşı Kutusu" oldu. Nefisti.. Bu hikayeden çıkarabileceğim o kadar çok ders var ki, üstelik sonuna kadar okuyucuyu tahminlerle düşündüren ve akış sırasındaki detayları birleştirince büyük resmi görebileceğimiz, fakat sonundan ibaret olmayan bir hikayeydi. O halde, spoiler vermeden kısaca şöyle tasvir edeyim, güzel bir yazı, okuyun, okutturun. 


Beauchamp Mahallesi'nde bir gece yarısı yaşananlar ise bazen en yakınımızın, tüm olay örgüsüne sebep olan kişi olmasıyla kısa süreli bir şaşkınlık ve uzun vadeli bir hayal kırıklığı yarattı. En sürpriz sonlusu bence bu hikayeydi, içlerinde en sevdiğim ikinci hikayeydi diyebilirim. Tavsiye ederim. Kısa fakat gayet etkileyici çünkü okuyucunun sonraki sayfayı tahmin etme olasılığı düşük.  

İçlerinden en sevdiğim hikayelerden üçüncü de Üç Numaralı Oda oldu. Üç Çatal Hanı'nda yaşanan olayın aslı, eğer duvar kağıdının altını kazıyıp eski duvar kağıdının rengi ve desenini gören kahramanımız olmasaydı, asla açığa çıkmazdı.  

* * * * *  * * 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder