26 Ocak 2023 Perşembe

GENÇ WERTHER'İN ACILARI

Kitap adı: Genç Werther'in Acıları   
Yazar adı: Johann Wolfgang von Goethe 
Orijinal adı: Die Leiden des jungen Werthers    
Ülke: Almanya              
Özgün dili: Almanca  
Anadilinde 1. Baskı: 1774 
Okuduğum baskı: Can Yayınları, 36. Baskı, Aralık 2019, 
Çeviri: Nihat Ülner  
Sayfa Sayısı: 159  

O kadar zor oldu ki bu romanı okumak benim için. Bitirdiğimde ise keşke birkaç sayfa daha olsa da devam edebilsem okumaya dedirtti, bu yüzden çok karmaşık duygulardayım Werther'e ve hislerine karşı. Kimselere de soramadım ki bu roman çok mu güzel çok mu kötü, ya da iyi veya kötü denilemeyecek kadar tehlikeli mi bu Werther denilen baş kahramanı anladığımı hissedişim?

   Werther isimli bir adamımız var, başkahramanımız. Onun Wilhelm isimli bir arkadaşına yazdığı mektuplarından oluşuyor aslında bu kısa ama dolu dolu olarak nitelendireceğim ve psikolojik yönünün bende ağır bastığını gözlemlediğim kitap. Lotte isimli bir kadına aşık oluyor Werther fakat daha tanışmasından öncesinden beri biliyor ki gayet iyi ve düzgün bir adamla nişanlı bu kız fakat Lotte'nin evlenmesi de Werther'in hayatındaki dışlanmalar veyahut hor görülmeler de Werther'in aşkını hiç hafifletmediği gibi onu muazzam hüzünlü bir sona sürüklüyor adım adım.  

        Nitekim bu sürüklenişin yalnızca bir aşk acısı olmadığını; Werther'in psikolojik durumu, hassaslığı, hayata bakışı ve başkalarının ona bakışı karşısındaki düşünceleri gibi hayatındaki pek çok etkenin Werther'in yazdığı mektuplarda ve yol ayrımlarında aldığı kararlarda büyük ölçüde söz sahibi olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden görünürde tipik bir aşk acısı, satır aralarında ise daha derin bir varoluş kaygısı ve bastırıldıkça daha da alevlenerek günyüzüne çıkan bir iç bunalım hali olduğunu söyleyebilirim bu kitap için.                



**** Ufak bir Özet: ****

Werther okumuş bir genç olarak çıkıyor karşımıza mektuplarıyla ve yaşadığı şehrin kalabalığından kaçarak Wahlheim isimli sessiz, sakin bir yere taşınır. Genel olarak resim ile uğraşan ve bolca kitap okuyan biri olarak tasvir edildiği için kendi halinde, sessiz ve kültürlü bir genç olarak canlanıyor Werther benim hayal gücümde. Yine de kendisi hakkında aile ve geçmiş gibi detayları yer yer yakaladığı ipuçları ile okuyucunun hayal gücüne bırakmış bence yazar.  

Her neyse, Wahlheim'e tanşınır Werther. Buradan sürekli mektup yazar Wilhelm isimli arkadaşına. Biz hep Werther'in gönderdiği mektupları okuruz roman boyunca fakat bazen cevabını aldım tarzı ibareleri gördüğümüz için karşılıklı bir mektuplaşma olduğu kanısındayım. Öte yandan Werther'in mektup yazdığı arkadaşının hayali bir arkadaş olduğunu söyleyen yorumlara da rastladım başka kaynaklarda, o yüzden bunu benim içinden çıkamadığım bir tartışma konusu olarak bir köşeye bırakıyor ve gerçekten var olan bir arkadaşına mektup yazdığına inanarak devam ediyorum anlatmaya: 

Geldiği Wahlheim'de Lotte isimli çok güzel bir kıza aşık olur Werther fakat onlar daha tanışmadan Lotte'nin nişanlı olduğu bilgisi verilir kendisine. Albert isimli düzgün bir adamla nişanlıdır Lotte. Kitap boyu Albert'in Werther'e sinirlenip bir reaksiyon göstermesini bekledim fakat bunu yapmak yerine Werther'den uzak duran ve yalnızca ondan haz etmediğini yer yer belli ettiği için ya Albert çok sabırlı bir adamdı ya da Werther'in Lotte'ye duyduğu aşk çevrede aklı selim olmayan birinin hayranlığı olarak adlediliyordu, kim bilir? Bunun gibi pek çok ayrıntının aslında okuyucunun yorumuna bırakıldığına inanıyorum çünkü bazen apaçık ortada olan yaşanmışlıkların çok farklı olay örgüleri çıkabiliyor hayatın perde arkasında.     

Bir davette tanışıp aşık olduğu Lotte'ye aşık olan Werther, Lotte'nin Albert isimli bir bey ile nişanlı olduğunu bilmesine rağmen devamında kendisiyle görüşmeye devam eder fakat bu görüşmeler hem Werther'in tek taraflı aşkının tohumlarıdır hem de Lotte'nin de Werther'e bir şeyler hissettiği kanısına varırız bazı satırlarda, yine de her zaman çizgiyi aşmaması gereken mesafeyi koruyarak Albert'a sadık kaldığını görürüz Lotte'nin.  Albert'ın kasabaya dönüşü ile Lotte ve Werther'in dostluğu bitmez fakat ilginç olan şudur ki Albert Werther'in de sevgisini kazanır, halbuki klasik bir romanda okuyucu olarak tam tersini bekleriz, değil mi? 

Albert ve Werther'in de birbirini benimsediğini görürüz ilerleyen sayfalarda. Bu noktada Werther'in ruh hali ve aşkı hakkındaki süreç ise romanın esas düğümü diyebilirim, sanırım bu süreci böylesine sakin bir olay örgüsü fakat böylesine karmaşık ve fazla gelen bir buhran ve gelgit içeren duygu durumlarıyla anlatmak gerçekten de muazzam bir yazarın kalemi olduğunu hissettiriyor okurken. O yüzden tam da bu geçişler için bu kitabın okunmasını tavsiye edebilirim. 

 İlerleyen zamanlarda Lotte ve Albert'ı birlikte görmek daha da dayanılmaz bir hal alınca Werther'in uzaklaştığını görürüz o kasabadan, zaten ardından da ikisinin evlilik haberini alır. Lakin evliliğin değil Elbert'ın düzgünlüğü ve Lotte'nin ona olan bağlılığı, aynı zamanda Werther'in de Albert'a kötü hisler besleyememesi bence Werther'in durumunu klasik bir aşk acısı yerine işin içinden çıkılmaz bir hale getiriyor. 

Wahlheimden uzaklaşan Werther sarayda bir işe girmesine karşın oradaki insanların kendisini istememesi üzerine o işten de istifa eder ki bu kısımlar bence zaten duygu durumu karışık olan ve yaşamakta zorlanan bir insanın dışlanma karşısında görece normal kimselere göre daha çok etkileneceğini hatırlamalı bizlere. Burada istenmeyince istifa eden Werther, kendisini davet eden bir Prens'in yanında kalmaya başlar bu kez. Bütün bunlar olurken arkadşlına yazdığı mektuplarda hala Lotte'ye olan aşkını anlatmaktadır. Burada da bir süre sonra tutunamayan Werther, tekrar Wahlheim'e döner, üstelik Albert ve Lotte ile arkadşlığına da devam eder. Albert'ın Werther'deki aşkı sezdiğini, Lotte'nin de arkadaşlığından vazgeçmeden bu aşkın sönmesini istediğini hissediyoruz okurken. Hatta bunu açıkca gösteren bazı satırlarda Lotte'nin keşke Werther kız kardeşlerimden biriyle evlenseydi de rahatça görüşebilseydik dediğini okuyoruz. 

Werther kendi içinde yaladıklarını daha fazla dayanamaz ve Lotte'ye açılır fakat Lotte ona kızmasa bile Albert'a ihanet etmeyi tercih etmediği için Werther gitmek zorunda kalmıştır. Burada Lotte'nin Werther'i sadece arkadaşı olarak mı görüp kaybetmek istemediğini yoksa içten içe bir şeyler hissedip bunları mı bastırdığını düşünmeden edemedim fakat emin olduğum tek şey Werther'in gerçekten çok acı çektiğidir ki bunu hissederek okumak bir üre sonra kalbimi ağrıtmaya başlamıştır, bu yüzden bu kitabı okumanın zorlayan bir tarafı olduğunu gördüm. 

Romanın sonlarında Albert'tan ödünç aldığı silah ile intihar eder Werther. Bunu içten içe hissetse de Lotte'nin elinden de onu durdurmak için pek de bir şey gelmez.  
      

************ Alıntılar: ************

"....eğer insanlar -niçin böyle yaratılmış olduklarını Tanrı bilir- imgelemleriyle geçmişteki kederin anılarını çağrıştırmak uğruna bu denli çaba gösterecekleri yerde, kayıtsız bir şimdi'ye katlansalardı, çektikleri acı daha az olurdu." (Sayfa 19)  

"Bir yanda insanın içindeki yayılma, yeni buluşlar yapma ve öteye beriye devinme itkisi; öte yanda sınırlamalara gönüllü olarak boğun eğme, alışkanlığın raylarında devam etme ve sağıyla soluyla ilgilenmeme konusundaki içsel güdü var." (Sayfa 43) 

"İnsanı gerekli kılan tek şey sevgidir kuşkusuz." (Sayfa 68) 

"Yaradılışımız gereği her şeyi kendimizle ve kendimizi de her şeyle kıyasladığımız için, her türlü mutluluk ve kederi, kendi bütünselliğimizi oluşturan nesnelerde buluyoruz, işte bu durumda en tehlikeli şey yalnızlıktır." (Sayfa 83) 

"İnsanın başkalarına bağımlı olmadığından ne kadar söz edilirse edilsin, alçakların, zayıf bir nokta bulduklarında aleyhinde konuşmalarına dayanabilecek bir tek insan tanımıyorum." (Sayfa 94) 

************

Keşke yalnızca karşılıksız bir aşk sonucu intihar eden bir gencin hikayesi olsaydı bu roman, halbuki bundan daha fazlası ve daha karmaşık hisler, Werther'in aşk acısı ile çevresindeki yaşama uyum sağlayamadan hayatta kaldığı bu süreç. 

Üzgünüm Werther, kim haklı kim haksız bilmiyorum ama bu kadar kısa bir roman eğer hakkıyla okuyup içine dalarsanız kafa karıştırıcı bir psikolojik romana dönüşüyor bence. 

Bu roman hakkında yazılabilecek daha pek çok tespit olmasına karşın burada bırakıyorum, ruh halim iyi değilken okuyunca bana iyi geldiği için okumanızı tavsiye ediyorum. İyi okumalar....    


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder