Kitap adı: Tıp İlminin Babası - İbn Sinâ
Yazar adı: Süleyman Feyyaz
Orijinal adı: Tıp İlminin Babası - İbn Sinâ
Ülke: Mısır
Özgün dili: Arapça
Anadilinde 1. Baskı: 2003
Okuduğum baskı: Anka Yayınları, Gençlik Dizisi, 1. Bası, Haziran 2003,
Çeviri: Muharrem Tan
Sayfa Sayısı: 44
Bilim Dünyası'nın Yıldızları isimli kitap dizisinin kitaplarını oldukça faydalı ve okuma keyfi yüksek bulduğum için bu dizinin kitaplarını herkese tavsiye ederim.
Genel olarak on küçük kitapta bilim adamlarını tanıtmakta bu seri, üstelik hiçbir bilgimizin olmadığı bilim adamları üzerine bile genle bir kanı edinebilmemizi sağlamakla birlikte klasik biyografi kitaplarından uzak, öyküsel bir üslup ile kaleme alınmış kitaplar.
Ele alınan bilim insanlarından biri de, benim de bilhassa hayatı ve eserleriyle ilgilenmekten keyif aldığım, büyük tıp alimi ve filozof İbn Sinâ...
* * * * * **** * ** * *
Özetle hikaye dilinde baştan sona İbn Sina'nın hayatını kaleme almış Mısırlı yazar Süleyman Feyyaz, çocukluğundan vefatına değin. Kitabın dili ve üslubu çok keyifli bir okumaya müsait ve bitirince İbn Sina hakkında genel bir bilgi sahibi olmuş olmakla birlikte okuyan insanda daha çok araştırıp daha çok öğrenme dürtüsünü şahlandırıyor. Bu sebeple, okuyun efendim... Seride ele alınan tüm bilim insanları kıymetli olmakla beraber en çok da İbn Sina'yı okuyun...
* * * *
Gelin, biraz hap bilgiler vereyim, kitaba bağlı kalarak, bu değerli alim hakkında:
İbni Sina... Tarihin görüp göreceği en büyük bilim insanlarından biri... Onun hayatını okumak ve çalışmalarını anlamak, yürüdüğü yolları düşünce yönünü özümseyebilmek için bir dolu okumak gerekir elbet. Lakin bu kısa biyografi kitabı başlangıç için ideal girizgahı sağlıyor okuyuculara. Öncelikle İbni Sina Buhara kendinde Hüseyin ismiyle doğmuş ve babasını verdiği lakap ile Ebu Ali ismini almıştır. Küçük yaştan itibaren felsefeden dine, mantıktan gök biliminde kadar her türlü ilimle içli dışlı olmuş ve sürekli çalışmıştır. Başarmanın ancak çalışmakla mümkün olacağını en somut örneklerinden birisidir kendisi.
O dönemlerde bilim insanları pek çok bilim dalı ile aynı anda ilgilenirlerdi, bunu İbn Rüşd'ün biyografisini okurken de fark etmiştim ki bu da bazı dönemlerdeki ilim alimlerinin, bilhassa 11.&12. yüzyıldaki Müslüman bilim adamlarının yaşam öykülerinde bu detaya sıkça rastlarız, ne kadar çok yönlü ve donanımlı olduklarına somut bir kanıttır bence. İbn Rüşd'ün hem filozof hem hukukçu, İbni Sina'nın ise hem filozof hem de tıp alimi olarak kabul görmesi de bu durumun en ileri gelen örnekleri arasında yer almaktadır.
"Bu dönemde felsefe ile din, daha genel anlamda bilim ile din arasında kurulabilecek düşünsel köprüleri kurmaya çalıştı. Ona göre, aklın doğru bulduğu bir şeyin dinle çelişmesi olanaksızdı. Din, nerede olursa olsun, bilime ulaşmayı emrederdi." (Sayfa 25)
Tıp eğitimi konusunda yoğunlaşmış ve büyük filozof Aristo ve Farabi'nin Metafizik kitaplarını derinlemesine incelemiştir. Şimdi kütüphanelerdeki raflarda hep gördüğümüz hani şu genelde 2 cilt halinde basılan İbn Sina-Metafizik kitabını okumanın tam zamanı bence.
Döneminin ve dahi tüm dönemlerin en büyük tıp alimi olmasına karşın hayatı boyuca pek çok zorluklarla karşılaşmış birden fazla kez hapse bile atılmıştır. O şartlar altında bile kitabını yazmaya devam etmiştir. En mühim kitapları da "Kanun" ve "Şifa" kitaplarıdır. "Şifa" fizik, matematik ve ilahiyata ilişkin bilim dallarını kapsayan bir kitap olup, "Kanun" isimli kitabını yazması o kadar uzun sürmüştür ki hapis zamanlarını da kapsa. Öyle ki sevdadan fiziksel olarak da hasta olan bir gence dahi eli uzanmış, bedenin ve ruhun çift taraflı birbirlerine etkileri olduğunu savunmuştur.
Gündüzleri devlet işleri ile uğraşıp geceleri kitap yazımının ardından eğlenceye katılırmış İbni Sina. Günlük üç saatlik uyku ile çalışmakta fakat gece yarısından sonra eğlence meclisine icabet etmeyi de ihmal etmemektedir. Bununla ilgili de demiş ki:
"Bilgi, eylem ve mutlulukla dolu kısa bir ömür benim için bunların bulunmadığı uzun bir ömürden daha değerlidir." (Sayfa 33)
Genel olarak çalışmaları ile ilgilenip mümkün olduğunca siyasetten ve siyasi oyunlardan uzak kalmaya çalışmıştır İbni Sina lakin buna rağmen hapse atıldığı vakitlerin birinde artık karamsarlığa kapılıp kendini hüzün dolu şiirlerle ifade etmiştir:
"Gördüğünüz gibi, dönülmeze girmişiz!
Kurtuluşumuzsa kuşkularla dolu!" (Sayfa 38)
Ebu ali Hüseyin bin Abdullah bin Ali bin Sina, pek çok ilkin babasıdır. Deri altında ilk iğneyi yapan kişidir, ruhsal duurmların sindirim sistemine etkilerini saptayan ilk kişidir, "Şifa" kitabında dinamiğin ilk yasasını açıklamıştır, ki bu da Isaac Newton'dan yaklaşık beş yüz yıl önceye dayanmaktadır. 1037 yılında vefat etmiştir.
"Araplar Arap, İranlılar İran, Türkler Türk asıllı olduğunu öne sürmüşlerdir. Ama yapılan incelemeler, Türk olduğu düşüncesini desteklemektedir." (Sayfa 44)
* * * * ** *
"Birileri şöyle demiştir: Tıp yoktu, Hipokrat onu var etti; ölmüştü, Galenos diriltti; dağınıktı, Razi düzenledi; eksikti, İbn Sinâ tamamladı." (Sayfa 43)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder