Kitap adı: Bir Kuzey Macerası
Yazar adı: Jack London
Orijinal adı: An Odyssey of the North
Özgün dili: İngilizce
Anadilinde 1. Baskı: 1900
Okuduğum baskı: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 5. Basım, Ocak 2019
Çeviri: Levent Cinemre
Sayfa Sayısı: 51
"Aklımızın almayacağı şeyler vardır. Adalet duygumuzu aşan şeyler. Bu işin doğrusunu yanlışını biz söyleyemeyiz, bizim yargımız burada işlemez." (Son sayfa...)
Jack London'un genellikle kuzeyde geçen macera dolu yazılar kaleme aldığını düşünürsek bu hikaye de yazarın ismini bilmesek de Jack London'un kalemi dedirtiyor fakat "Bir Kuzey Macerası", içiçe hikaye barındırması sebebiyle Stefan Zweig'ın kısa novellalarını da andırıyor bence. Stefan Zweig da kurulu bir düzenin içine aniden gelen bir karakterin başından geçenleri anlatmasıyla öykü içinde öykü derleme konusunda en öncü yazarlardan biri kuşkusuz. Jack London'un bu kısa hikayeisnde de bu tadı almak, hele ki Jack London'un gezgin hikaye mantığı ve kendine has dinlendirici ve okurken kitaba dalıp gitmemizi sağlayan sürükleyici üslubunu serpiştirince satırlara, ortaya muazzam bir hikaye çıkmış.
************
Gelelim hikayenin konusuna: Başkahramanımız Naass, namıdiğer Divane, akatan kabilesinin ataerkil sisteminden gelen son reisidir ve düşmanın kızı Unga'yı sevmektedir. Zaten Unga'nın ona attığı ilk davetkar bakışlarından başlamıştır aşkı da. Düşman çocukları mevzuusu, varlıklı bir aileden gelmesi sebebiyle çözülür ve kızın ailesine yığınla hediye bahşederek Unga ile evlenmeyi başarır bu genç delikanlı. Buraya kadar klasik bir öykü gibi olsa da evlendikleri günün gecesi Unga'yı, adaya gelen kaptan beğenip kaçırır. eşini zorla kaçıranlara engel olamasın diye de Naass'a önce dostça davranarak evlerine misafir olan bu kaptan, içki ile de Naass'ın gücünü kaybetmesini sağlayarak herhangi bir direnişle bile uğraşmadan Unga'yı zorla alıp uzak diyarlara götürür. Bu durum karşısında hayatı kararan Naass, yollara düşer ve adeta Mecnun gibi yıllarca Unga'yı yani sevdiği kadını arar. Bilir ki birgün Unga'yı bulup kurtaracak ve onu kendisinden koparan o kaptana bunun hesabını sortuktan sonra Unga ile hayal ettiği güzel hayatı, kaybettikleri yıllara rağmen kaldıkları yerden yaşayacaklardır. İşte, Naass'ın yıllarca ordan oraya savrulmasına, aç ve sefil kaldığında bile pes etmeden arayışa devam etmesine, birçok işte çalışıp pek çok diyarda arayış halinde mücadele vermesine neden olan hikayesi bu şekildedir.
************
İçiçe öykülerden oluştuğundan bahsetmiştim kitabın, bu yüzden Naass başka bir hikayenin içine girince kendi hikayesini anlatmaktadır. Burada da yazarın edebi kişiliği ve kaleminin gücü kendini gösteriyor zaten. Herkesin en az bir adet Jack London kitabı okuması gerektiğini düşünüyorum ki kuzey soğuklarındaki maceraların içine dalarken bir yandan kendini hissettiren mental dinginlik, okuyucunun Jack London sayesinde aldığı bir keyif, hissedilmediğinde de yaşanacak mühim bir edebi kayıp olacaktır.
************
- Devamı spoiler içerir:
Malamute Kid ve Prince kampta otururken yanlarına soğuktan donmak üzere olan bir adam gelir. Divane ismin verdikleri gizemli ve tuhaf adamdır bu gelen. Donmaktan kurtulur ve başlar hikayesini anlatmaya. Kamptakilerin Divane ismini verdikleri bu puslu adam aslında Naass'ın ta kendisidir. Unga ile evlendiği gün başına gelenleri ve yıllardır evlendiği kadını aradığını bir çırpıda anlatır. Meğer Naass Unga'yı burada bulmuş... Unga ise Naass'ı artık istememektedir. Bunu anladığınız satırlarda tam bir hayal kırıklığı yaşayorsunuz, Naass'ın yaşadığı kadar olmasa da... Yıllarını Unga'yı arayarak geçiren, onun peşinden giderken yaşadığı zorluklar karşısında pes etmeden sevdiği kadını arayarak gençliğini heba eden Naass, kendisini zorla alıkoyan Axel ile artık mutludur ve Naass'ı istememektedir.
Donarak ölmek üzereyken kampa dönmesinin Malamute Kid'e olan borcunu ödemek için olduğunun altını çizerek arkadasında donarak ölmek üzere olan Unga ve onu kaçıran adamı bıraktığını anlatır. Naass, eşini kaçıran Axel isimli adamın aç kalmasını sağlamıştır, Axel ile Unga'nın kızağını çeken köpeklerin ölümü ile Axel'i ölümle başbaşa bırakıp Unga ile gitmek ister ama Unga onu istemediği için o şokla ne yapacağını bilemez Naass. Unga ile gideceğini düşünerek Malamute Kid'den borç aldığı gelir aklına ve uğruna kilometreler, yıllar, ne mücadeleleleri akıttığı kadının aşk acısı ile Malamute Kid'in yanına dönerek ona borcunu öder, Unga'yı arkasında bırakmanın hüsranı içindedir fakat borcunu ödeme duygusu baskın gelir, dönünce de işte tüm bu hikayeyi Malamute Kid ve arkadaşı Prince'e anlatır.
************
Kitaba beşeri açıdan bakınca en can alıcı detay ne, biliyor musun? Tüm o zorlu yolculuklar ve çetrefilli maceraların hiçbiri adamın sevdiği kadının kendisini artık istemediğini anladığı an kadar yormamıştır başkahramanın ruhunu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder