Kitap adı: Annemin Saklı Defteri
Yazar adı: Büşra Küçük
Orijinal adı: Annemin Saklı Defteri
Özgün dili: Türkçe
Anadilinde 1. Baskı: Kasım, 2019
Okuduğum baskı: Pika Yayın, 1. Baskı, 2019
Sayfa Sayısı: 257
"Satürn, Güneş,
Mars, Venüs… Anahtarlıklar, kolyeler, boş evler, tamamlanmamış besteler… Tek
bir defter, çözülecek bir sürü gizem...
Roman Melnik annesinin ölümünün ardından,
dayısıyla yaşamak üzere Rusya’dan Türkiye’ye gelir. Dayısının evinde onu
bekleyen yeni bir hayatın yanı sıra annesinin gençlik yıllarından kalma bir
defterdir. Hayallerle, kırgınlıklarla, küçük mutluluklarla dolu bir defter. Ve
tabii bir sürü şifreyle ve gizemle de.
Roman, geçmişi geride bırakmak için annesinin
geride bıraktığı gizemi çözmek zorunda. Gittikçe daha fazla huzur bulduğu yeni
evinde, yeni arkadaşlarla. Açelya’yla…" (Arka Kapak Yazısı)
******
Çoğunlukla gençlere hitap eden bir roman ya da whattpad yazarı olan bilinen bir yazarın romanı diyelim, muhtemelen kitabevinde gezerken göz atmadan önünden geçerdim bu şartlar altındaki bir kitabı fakat iyi ki elim uzanmış o rafa. Hem kim bilir, belki de bazen kaliteli kitap algımızı sıfatlardan bağımsız yargılasak ya da o an sezgilerimiz hangi kitaba göz kırptıysa onunla yola devam etsek, hiç de fena olmaz. Bu girizgahın ardından, biraz da kitabı okurken veya bitirdiğimde beni mutlu eden yanlarından bahsedelim. Her şeyden önce, yalın ve akıcı bir üsluba sahip, elimdeki roman. Klasiklerden olmayan bir romandan tam da isteyeceğim üslup ki elimden bırakamadan bitirerek bir hafta sonumu keyifli hale getiren bir roman oldu kendisi. Ayrıca konusu biraz hüzün ve huzur karışımı bir dinginlik de verdi.
Evet, liseli gençlerin başından geçenler diyebiliriz konusuna ama o kadar da basit değil çünkü annesi kendini yakan bir çocuğun hayatı altüst olmuşken yeniden ayağa kalkma çabası, iç dünyası, zamansız gelen kavgalar, can yoldaşı olan köpeği, zamansız gelen fakat iyi ki gelen masum bir aşkın başlangıcı, kendini Rusya'daki eviyle birlikte yakan annenin ardından Türkiye'deki yeni başlangıcına annesinin sır perdesini aralamaya çalışarak yeni bir boyut kazandıran Roman ve yeni dostları... Tüm bu kurgu, yazarın hayran kaldığım dili ve hayal gücüyle birleşince okuması bir hayli zevk veren "Annemin Saklı Defteri" çıkmış ortaya. O halde size keyifli okumalar, ben aşağıya roman hakkındaki yazımı bırakıp bu yazarın diğer kitaplarını almaya gidiyorum:)
******
"Heyecanlı hikayelerin hiçbiri planlanmış anlardan çıkmaz." (Küçük 2017: 34)
"Aldığımız yaralar bizi büyütür Roman ama onları iyileştirmek yerine olduğu gibi korumaya çalışırsak kendimize zarar veririz." (Küçük 2017: 77)
"Her şey alışana kadardı. Alışmak, insanı uyutan ve hislerini devre dışı bırakan ilaçlar gibiydi." (Küçük 2017: 230)
"İnsan... Her şeyin ona özel olduğuna inanır. Oysa çoğumuz farklı yollardan yürüsek bile aynı gökyüzünün altındayız." (Küçük 2017: 121)
******
Devamı spoiler içerir:
Roman Melnik, babası hapishanede olan, annesi ve köpeği Gaga ile Rusya'daki sıradan hayatı içinde akıp giderken, annesinin bir gece kendini, evleri ile birlikte yakarak intihar etmesi ile Roman'ın adeta ikinci hayatı başlar. Annesi bu geceyi yaşatmadan önce kardeşine haber vererek Roman'a sahip çıkmasını istediği için, başkahramanımız Roman'ı, dayısı Türkiye'ye getirir ve Roman'ın yeni hayatı başlar, tabi can yoldaşı Gaga ile birlikte. Annesinin yaşattığından sonra Roman'ın yeni başlangıcı ilk başta bir bitiş gibi görünse de hayatın ona sunduğu sürprizler daha yeni başlamaktadır.
"Hayat, sadece sipariş ettiğiniz şeylerle dolu bir kutu değil. Bazen içinden sürpriz çıkıyor." (Küçük 2017: 184)
Dilini bilse de sokakta duymaya alışkın olmadığı bir ülke, yaşadıklarının travması içindeyken dışarıdan son derece sessiz görünen Roman'ın yeni evinde iyileşmesi için hem onun her daim arkasında destekçisi olan, hem de onu kendi haline bırakarak yaşadıklarını atlatması için ona müsaade eden dayısı Kaya ve onun neşe dolu eşi Ahu, geçmişinden ona kalan can dostu Gaga, birdenbire hayatına giren komşu kızı Açelya, yeni arkadaş grubu ile dostluğun hem en karmaşık hem de en özverili tadına vardıkları ekip, Roman'ın annesinden kalan o şifreli defter, yakılan fotoğraflar, tamamlanması veya bulunması gereken bir beste, ona giden yolda piyanosu ile hikayeye katılan ve önce düşman, sonra alttan alta dost olduğu fark edilen Rami isimli, hikayenin düğümlerini çözen gizemli adam, hem dostluk hem ihanet, yangından sonra da gelecek ölümler, kayıpların ardından dağlanan yaralar, uydusundan çıkan bir gencin aidiyet duygusunun kaybı, gerçek ailenin ne demek olduğunu hissettiren ve güven veren Kaya ve Ahu'nun kalbini kazanmaya başladığı Roman'ın her zaman yanında olan Tuna ve Atay'ın hakiki dostluğu, hem dostluk hem aşkı hissettiren Açelya, Yağmur'un sakladığı sırlar, her şeyi başlatan defterin kapanması ve Roman'ın dostları ile açtığı yepyeni sayfa...
"Eğer hayatının geldiği noktadan memnun değilsen, yolunu değiştir. Mızmızlanmak bir şeyi değiştirmez ama başka bir yola geçmek insana cesaret verir. Cesur ol! Cesur ol ve hikayeni baştan yaz!" (Küçük 2017: 138)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder