Yazar adı: Stefan Zweig
Orijinal adı: Der Zwang
Ülke: Avusturya
Özgün dili: Almanca
Anadilinde 1. Baskı: 1920
Okuduğum baskı: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 5. Baskı, 2018, Çeviri: Gülperi Sert
Sayfa Sayısı: 50
"Savaş karşıtı görüşleriyle tanınan Zweig I. Dünya Savaşı boyunca bu görüşlerini yaymayı kendine misyon edinmişti. Avrupalı ve "dünya vatandaşı" kimliğine büyük değer veren yazar, yapıtlarında savaşın yıkıma uğrattığı "eski dünya"nın değerlerinin kayboluşunu büyük ölçüde dert edinmiştir. Mecburiyet'in ana karakteri ressam Ferdinand da savaş sırasında askere alınmamak için İsviçre'ye kaçmıştır. Bir gün askerliğe elverişliliğinin tespiti için konsolosluğa davet edildiğinde, karısının şiddet karşıtı duruşuna ihanet etmemesi yolundaki telkinlerine karşın kendini gitmek zorunda hisseder. Görev duygusu, savaş karşıtı düşünceleri ve karısına duyduğu sevgi arasında sıkışıp kalmıştır. Ferdinand her ne kadar "insanlığın ötesinde bir vatanı" olmasa da , "yirmi milyon insanı boğan o zinciri" kıramayacağını düşünür..."
(Zweig 2018: Arka Kapak Yazısı)
****
Özgürlük mü yoksa sorumluluk mu? Böyle sorunca direkt özgürlük tatlı, sorumluluk da tuzlu geliyor kulağa ve sana bir sır vereyim, ben tuzu hiç sevmem. Sorumluluktan kaçmak gibi de algılanmasın bu söz gelimlerim çünkü bazen seçtiğimiz sorumluluklar insani değerlerin reddinin hükmüne tekabül edebiliyor ya da özgürlük kolay seçenek olmaktan çıkıp, beşeri kısıtlamaların zincirlerini kıran bir var olma mücadelesine dönüşebiliyor. Şöyle anlatayım; geçenlerde kampüste yürüyordum hızlı adımlarla, birden önüme atlayan kediye araba çarptı fakat kedi kurtarılabilecek durumdaydı, çırpınışlarından anladığım surette. Bu arada ben de sorumluluklarının bilincinde bir birey olarak görev başına yetişme derdindeydim. Şimdi sana soruyorum, hangisi özgürlük, hangisi sorumluluk; kediyi kurtarmak ve yapmam gereken işe yetişmek ikilisini sınıflandıracak olursak? Evet, kedinin hayata tutunmasına yardımcı olma çabası özgürlüktü, yalnızca onun özgürlüğü değil yalnız, benim de özgürlüğümdü. Peki sence hangisini seçtim ya da sen olsan hangisini seçerdin? Cevabını duyar gibiyim, o halde bazen özgürlük kaçış değil gereken seçenekmiş, sence de öyle değil mi ?