Kitap adı: Suç ve Ceza
Yazar adı: Fyodor Mihavloviç Dostoyevski
Orijinal adı: Преступление и наказание
Ülke: Rusya
Özgün dili: Rusça
Anadilinde 1. Baskı: 1866
Okuduğum baskı: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 31. Baskı, 2019,
Çeviri: Mazlum Beyhan
Sayfa Sayısı: 687
Suç ve Ceza kitabını okuyan, okumayan herkes duymuştur ve öyle ya da böyle bir fikir sahibidir. O yüzden okumadan önce kafamda soru işaretleri vardı; elbette olumlu yargılarla yaklaştım fakat yalnızca kurguyu özümseyip geçecek miydim yoksa satır aralarını hap gibi yutacak mıydım? Bu düşünceler ilk sayfalardan itibaren kafamı kurcalarken, sayfalar ilerledikçe olayların içine çekilmeye ve Raskolnikov'un o rutubetli ve dağınık olan küçük odasının bir köşesinde insanları izlerken buldum kendimi. O halde bu eşsiz ve ünlü romanın psikolojik kurgu olduğuna kanaat getiren bir okur olmalıydım. Elbette, kısa bir internet araştırması ve basit bir analiz ile polisiye, felsefe, hatta biraz da tarihi roman özellikleri taşıdığını inkar edemem fakat benim için psikolojik yönü ağır bastığı için bu romanı hep, karakterlerin yaklaşımları üzerinden hatırlayacağımı öngörebiliyorum.. Demem o ki, romanı okurken, davranışlarının öncesi ve sonrasındaki duygu ve düşüncelerine dikkat etmenizi öneririm çünkü yazarın esas anlatmak istediklerinin oralarda saklandığına inanıyorum.